Çok değil beş yıl önce Türkiye'de farklı isimlerle çok sayıda yolsuzluk operasyonu yapıldı. Kimi ' Kasırga' gibi esti, kimi ' Matador'lara meydan okudu, kimi de ' Paraşüt'le inenleri anlattı.
Bu operasyonlar yolsuzlukla mücadele açısından bir dönüm noktası sayıldığı kadar, hukuk açısından da ciddi bir tartışma yarattı.
İşin bu yanı bir yana, bu operasyonlarla ilgili bir tartışma var ki hâlâ sürüyor.
O da şu; o dönem özellikle İstanbul'da yürütülen operasyonların perde arkasındaki iki polis müdürünün ' kaçakçılarla ilişki' nedeniyle suçlanması.
Biri İstanbul Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, diğeri de yine İstanbul Mali Şube Müdürü Ayhan Mimaroğlu .
Her iki polis şefi de yolsuzlukla mücadele nedeniyle ünlü olmuştu. Ama ilginçtir aynı dönemde kendileri de benzer bir suçlamayla yüz yüze kaldı.
Suçlamalar arasında ' işkence yapmak' ' uyuşturucu kaçakçısıyla ilişki kurmak' ' görevi kötüye kullanmak' hatta ' mesleğin onurunu zedelemek' bile vardı.
Bu nedenle hem yargı önüne çıktılar hem de meslekten atıldılar. Suçlamalar ciddiydi, idari gereği de hızlı bir biçimde yerine getirilmişti.
Şimdi aradan yaklaşık üç yıl geçti. Ağır suçlamalarla yargı önüne çıkan, meslekten atılan hatta adları sık sık basında yer alan bu iki polis şefinin durum neydi?
Suçlamalardan mahkûm mu oldular, yoksa beraat mı ettiler?
Soruların cevabını bizzat kendilerine sorduk.
Adil Serdar Saçan söze başlarken şöyle diyor: "Hakkımızda 5 yıl önce tüm Türkiye'nin manşetlerden izlediği olaylar nedeniyle dava açıldı. ' Telefon parasını kaçakçı ödedi' denildi, belgeleriyle kendimizin ödediğini ortaya koyduk. Savcılık takipsizlik verdi, DGM reddetti. Ama biz bu nedenlerle 6 kez ihraç edildik. Bir tane mahkeme kararı yok. Bu hükümet bastırdığı halde bir kere mahkûm olmamışız. İkisinden geri döndüm. Dördü devam ediyor. O günden bugüne yazılanların hiçbiri doğru değil . Ayrıca bugüne kadar benim işkenceden mahkûmiyetim yok. Ben 25 sene polislik yaptım." Araya girip soruyoruz, ' İşkence davasından yargılanmanız devam ediyor ama ...'
Adil Serdar Saçan'ın soruya cevabı şaşırtıcı: "Evet, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor hâlâ. Ama ben o davada tanıktım. Tanık olarak da ifade verdim. Ama müfettişler beni sanık yaptı ve ihraç ettirdi. Bunun üzerine Konya Mahkemesi'ne gittim, o davadan geri döndüm."
Saçan'ın son durumu böyle. Şimdi gelelim, Eski İstanbul Mali Şube Müdürü Ayhan Mimaroğlu'na. Mimaroğlu'nun durumu çok daha çarpıcı. Çünkü, Mimaroğlu
şu anda görevine döndü ve yeni atandığı Erzincan'a gideceği günü bekliyor. Ancak o da hakkında beraat kararı verilmesine rağmen hâlâ suçlamaların gerçek gibi sunulmasından şikâyetçi.
Mimaroğlu polislikten ihraç edilmesini ve sonra nasıl geri döndüğünü şöyle anlatıyor: "Uyuşturucu kaçakçısıyla ilişki kurmak. Bizim meslek için ucu açık bir suçlama. Bu gerekçeyle biz hem meslekten atıldık, hem de adli yönden ' görevi kötüye kullanma' kanaati ile yargılandık Adli açıdan hakkımdaki iddiaların tamamen soyut iddialar olduğunu belirten bir beraat kararı verildi. Çünkü, kaçakçı denilen kişi o tarihte Almanya'da cezaevindeydi. İdari açıdan da bakanlığın uygulaması iptal edildi. Bu kararlar sonucu mesleğe geri döndük." İlginç değil mi? Kamuoyunun gözü önündeki iki polis şefi bile bir kısım suçlamalardan mahkeme kararıyla beraat etmelerine rağmen kendilerini ' eski suçlamalar'dan kurtaramıyorlar.
Bu işte bir gariplik yok mu?