Türkiye ciddi bir 'siyasi kırılma'nın eşiğinde. Bu kırılmanın dönüm noktası 3 Ekim. Bu nedenle iç ve dış siyasi güçler bütün hesaplarını buna göre yapıyor. Bu hesapların içinde kimler yok ki. Dün Fehmi Koru, Yeni Şafak'ta Taha Kıvanç imzasıyla ilginç bir yazıya imza attı. Yazıya geçmeden önce bir kaç noktaya vurgu yapalım.
Son dönemlerde ABD'de önemli iki gazetede Türkiye'yle ilgili 'garip' denecek yazılar yayınlandı. Yazıların ana eksenini kısaca 'Türkiye'de darbe dönemi hala kapanmadı' fikri oluşturuyor. Bu beklentiyi kim dile getiriyor? ABD'li gazeteciler.
Peki dışarıda dile getirilen bu beklentinin Türkiye ayağı var mı? İşte Taha Kıvanç'ın yazısı bu adresi işaret ediyor.
Kıvanç şöyle yazıyor: "İstanbul'dayım ve Washington Times gazetesinde Frank Gaffney imzasıyla o gün yayınlanmış saçma sapan yazıdan söz ediyor, böylesine aptalca bir yazının neden yazılmış olabileceğini sorguluyordum. Ritz Carlton Oteli'ne gittiğimde, 'Neden?' soruma cevap alabileceğime dair cümle işte o sırada fısıldandı. Bilebilecek durumdaki kişinin, 'Yazının içindeki şifreleri kendin de çözebilirsin, ama şu kadarını söyleyebilirim.' dedikten sonraki cümlesi de önemliydi: 'Pollack, Pipes, Ruben ve Gaffney... Bunların dördü de American Enterprise Instite çevresinden Neo-Con tipler. Richard Perle'ü patron bilirler."
Bu tespiti yapan Taha Kıvanç, Perle ile Ritz Carlton Oteli'nin sahibi Mustafa Süzer
arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekiyor ve birinin kulağına "Perle şu sıralar Süzer Ailesi ile yanak yanağa" sözünü fısıldadığını yazıyordu.
Gerçekten de dikkat çekici, Richard Perle'ün özellikle 28 Şubat süreci döneminden bu yana Türkiye'ye her geldiğinde kaldığı tek yer Ritz Carlton Oteli. Ekibi gazeteciler de öyle. Hatta Ankara'nın siyasi kulislerini yakından bilen biri Perle'ün birkaç gün önce de Ankara'da olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor:
"Perle, şimdi iş takibi yapıyor. İstanbul'a her geldiğinde Ritz Carlton'da kalıyor ve ücret ödemediği de konuşuluyor."
Şimdi gelelim Richard Perle ve 'gazeteci' ekibinin Türkiye takıntılarına. İstanbul'un siyaset kulislerinde son dönemin kulaktan kulağa konuşulan en önemli konusu bu. İşin püf noktası da Mustafa Süzer ve hükümet ilişkisi. Süzer'in hükümete negatif bakışı, sık sık Washington'da kamp kurması ve Perle ile yakın ilişkisi kimsenin dikkatinden kaçmıyor.
Bu yakın ilişkinin sonucu ise ABD'deki gazetelerde çıkan yazılar olarak gösteriliyor.
İşin uzmanı şöyle diyor: "O gazetecilerin Türkiye'ye bakışlarında, kendi problemlerini Amerika üzerinden çözmek isteyen bazı işadamlarının önemli etkisi var. Bunlardan birinin de Mustafa Süzer olduğu konuşuluyor. Dikkat edin, Frank Gaffney, satır aralarında istihbaratçıların gözünden kaçmayacak ince mesajlar da verdi. Körfez sermayesinin Türkiye'ye gelmesini 'terörist hareketler Türkiye'den finanse edilebilir' gibi 'tehlikeli' bir noktaya taşıdılar."
Türkiye'nin demokratikleşmesini istemeyenlerin arasında Irak Savaşı'nın başlamasından sonra 'yolsuzluk' nedeniyle istifa etmek zorunda kalan Richard Perle ve ekibinin olması çok doğal. Ama Türkiye'den bazı emekli askerlerin ve iş adamlarının olması gerçekten insanı dehşete düşürüyor.