İstanbul Barosu, 20 bine yakın üyesiyle en etkili sivil toplum örgütlerinden biri. Ancak onu diğer sivil toplum örgütlerinden ayıran çok temel bir fark var: Toplumun adalet arayışını seslendiren bir hukuk kurumu olması.
Ve Avukatlık Kanunu Madde 76: Baro'nun görevi: Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak...
İşte bu farklılık ve bu madde, baroların görevini daha önemli hale getiriyor.
İstanbul Barosu, son otuz yıllık geçmişinde bu görevlerin yerine getirilmesinde çok önemli ve derin bir iz bıraktı.
Peki şimdi durum ne? İstanbul Barosu toplumun adalet arayışının sesi olma görevini yerine getirebiliyor mu?
Bu sorunun cevabı, yaklaşan baro seçimleri nedeniyle daha bir anlam kazanıyor. Çünkü, 23-24 Ekim tarihlerinde İstanbul Barosu'nda başkanlık seçimi var. Yaklaşık 20 bin avukat başkanını seçecek. Hareketli geçeceğe benzeyen seçimlere 4 grup katılıyor.
Önce İlke Grubu: Başkan Adayı Kazım Kolcuoğlu.
Çağdaş Avukatlar Grubu: Başkan Adayı Bahri Bayram Belen.
Çağrı Grubu: Başkan Adayı Muharrem Balcı.
Birlik Grubu: Başkan Adayı Mustafa Kuran.
Kulislerde ağırlıkla konuşulan gruplar bunlar. Seçimlere yaklaşıldıkça sayı artabilir.
Dikkatimizi avukatlar arasında yoğun bir çalışma yürüten Çağdaş Avukatlar Grubu çekiyor. Ön seçimle belirlenen Başkan Adayı Bahri Bayram Belen, deneyimli ve güven veren bir isim...
Türkiye'nin son otuz yılına damgasını vuran Orhan Apaydın, Turgut Kazan ve Yücel Sayman çizgisinin bir devamı olduğunu söyleyen Belen, "Neden aday oldunuz?" sorusuna çok net cevap veriyor:
"Çağdaş Avukatlar Grubu olarak, hukukun bu kadar süratle değiştirildiği ve değişme sürecine girdiği bu dönemde hayatı ilgilendiren çok sayıda yasa çıktı. Örneğin Bilgi Edinme Hakkı Yasası. Bu yasayla ilgili ne İstanbul Barosu'nun ne de Barolar Birliği'nin söylediği hiçbir laf yok... Demek ki, hayatın hukuka ve hukukun hayata olan etkisini bilen bu örgütler görevlerini yapmıyorlar. Görevlerini yapmıyorlar ise bu görevi iyi yapacak birileri baro yönetimine talip olmalıdır."
Belen yönetim listesinin Haluk İnanıcı, Mustafa Kemal Güngör, Birsun Akbaş, Hasan Alıcı, Bilgütay Hakkı Durna, Şeref Turgut, Nülifer Çelikler ve Metin İris gibi seçkin avukatlardan oluştuğunu söylüyor ve ekliyor: "Son 30 yıllık geçmişe bakın. Bu süreçte Çağdaş Avukatlar Grubu Türkiye'deki hukukun ve yargı reformlarının önünü açtı. Ama şimdi 2 yıllık süreçte bu tıkanmıştır. Biz bu tıkanıklığın bu toplumun hiç bir şekilde tahammül edemeyeceği çok önemli bir zaman dilimi olduğunu düşünüyoruz... Arkamızda bir birikim var ve bu birikimi şu anda doğru kullanacak sorumluluklarını iyi bilen bir ekip var."
İstanbul'da 20 bin avukatın başkanını seçmesi Türkiye açısından çok önemli. Çünkü Türkiye derin bir değişim sürecinden geçiyor. Bu sürecin hukuka uygunluğunun en önemli teminatı ise Barolar ve Barolar Birliği'dir. Bu nedenle hem İstanbul seçimlerini, hem de önümüzdeki yıl yapılacak Barolar Birliği seçimlerini yakından izlemeyi sürdüreceğiz...