Zaman zaman okurlarımızdan Sabah gazetesinde çalışan bazı muhabirlerin kovulmasını isteyen e-postalar, mesajlar ve telefonlar geliyor.
'Muhabiriniz şöyle bir kişidir, böyle bir kişidir; şunları yapmıştır, bunları yapmıştır' diye sayıp döktükten sonra ekliyorlar: 'Kovun bunu!'
Bazı okurlarımız var ki bunu bir hayat-memat meselesi haline getirmişler. Her oturumda söz alıp 'Kartaca yıkılacaktır' diyen Romalı senatör gibi ısrarcılar.
İddialarını ispatlayıp ispatlayamayacaklarını sorduğumda bana genellikle 'herkes biliyor', 'ortamlarda konuşuluyor' gibi geçersiz mesnetler sunuyorlar.
Değerli okurumuz! Ombudsmanın herhangi bir Sabah çalışanını işe alma ya da işten kovma yetkisi bulunmamaktadır. Ombudsmanlık böyle bir görev değildir.
Ombudsman gazeteyi sizler adına denetleyen kişidir. Gazetenin yöneticisi değildir, sizin temsilcinizdir.
Elbette elinizde herhangi bir Sabah çalışanının yolsuzluk, ahlaksızlık ya da usulsüzlük yaptığına dair somut bilgi ve belgeler varsa bunları incelerim. Ulaştığım sonucu da hem bu köşede yazarak sizlerle hem de gazetenin üst yönetimiyle paylaşırım.
Sabah gazetesi zaten bu konuda hassastır. Hukuk ve ahlak kurallarının gereğini birçok kez yapmıştır ve yapacaktır. Delilli, ispatlı olmak kaydıyla...
Fakat rica ederim, yalnızca birtakım dedikodulara ve niyet okumalara dayanarak, şahsi husumetinizin olduğu ya da haberlerinden rahatsız olduğunuz gazeteciler hakkında işten attırma kampanyaları düzenlemeyiniz.
***
Yemek tarifleri doğru mu?
Sabah gazetesinin Günaydın ekinde İdilika'nın Mutfağı isimli bir köşe var. Bu köşede İdil Çimren'in yemek tarifleri yayımlanıyor. Günaydın'ın sevilen ve takip edilen köşelerinden.
Geçtiğimiz hafta Hande I. adlı okurumuzdan şöyle bir mesaj aldım:
"Merhaba! İdil hanımın tariflerini takip ediyorum. Pastırmalı patates köftesi yapayım dedim. Verdiği tarifte 1.5 kahve fincanı un yazıyordu; fakat 9.5 hatta daha fazla kahve fincanı un koydum, köftenin anca cıvıklığı gitti. Tarifleri doğru verdiğinden emin mi? Bu tarifleri daha önce kendisi yapıp deniyor mu acaba?"
Bu mesajı İdil Çimren'le paylaşıp görüşünü aldım. Hem Hande Hanım'la hem de diğer okurlarımızla paylaşıyorum:
"Evet, tüm tarifleri mutfağımda deniyorum. Daha evvel 300 bölüm yemek programı yaptım. Birçok tarifimin yapılışı internette videolarımda mevcut... Pastırmalı patates köftesinde unu az kullanıyorum ve mısır ununa bularken çok hafif hareketler yapıyorum. Haliyle haşlanmış patates yumuşak oluyor. Belki okuyucumuzun haşladığı patatesler fazlasıyla su bırakmış olabilir. Normalden daha yumuşak olmasının sebebi bu olabilir."
***
Bir cümleye neler sığar?
Dikkatli bir okurumuz göndermiş. Gazetenin ilk sayfasında şöyle bir anons var: İdlib'de Düşen Rus Pilot Kendini Havaya Uçurmuş.
Hep söylüyoruz, birinci sayfa gazetenin vitrinidir. Vitrine koyulan yedi kelimelik bu cümlede 2 yazım, 2 anlatım hatası var. Ben sadece birini yazayım, diğer üçünü gazetenin editörleri anında fark edecektir.
Düşen Rus pilot değil, uçak. Pilot kendisini paraşütle fırlatmış ve sağ salim yere inmiş. 'Kendini havaya uçurma' olarak anlatılan olay ise yere indikten sonra yaşanan çatışma sırasında pilot tarafından el bombası ile gerçekleştirilmiş.
***
Gel-gel haberciliği
Bir fotoğrafı ya da cümleyi bulmak için okuru 40 sayfalık bir galerinin içinde dolaşmaya mahkûm eden habercilik biçimine 'aç-aç haberciliği' demiştik ve bu tanım alaka görmüştü.
Şimdilerde bunun yeni bir versiyonu ile karşı karşıyayız. Müsaadenizle buna da 'gelgel haberciliği' adını takmak istiyorum.
Şöyle ki: 'İstanbul'a Kar Ne Zaman Yağacak' diye bir başlık atıyorsunuz. Okurlar heyecanla linke tıklıyorlar ve bir de bakıyorlar ki başlıkta sorulan sorunun cevabı haberin içinde yok. Yani sadece 'gel-gel' yapılmış.
İki hafta sonra bu kez de 'İstanbul'a Kar Yağacak mı' diye bir başlıkla karşılaşıyorlar. Sonuç yine aynı: gelgel.
Okurun güvenini sarsacak bu tür kandırmacalardan artık bütünüyle vazgeçmemiz lazım.
***
Öğretmen maaşı haberi
Sabah gazetesinin internet sitesinde yayınlanan bir haber öğretmen okurlarımızın tepkisine yol açtı. Haberin başlığına göre: Öğretmenin Maaşı Uzmana Eşitlendi.
Haberin spotu şöyleydi: "Hükümet eğitim ve öğretimin niteliğini artırmak için öğretmenlere verdiği desteği artırdı. Ocak 2018'de ilk kez öğretmenlerin maaşı kamudaki uzmanlarla eşitlendi."
Öğretmenler hem haberin başlığını muğlak buldular hem de haberde geçen ifadelerin bir kafa karışıklığına yol açtığını belirttiler. Yapılan bazı yorumlar şöyle:
"Öğretmen olduğumuz için bize ekstra bir ücret ödeniyor da benim mi haberim yok? İkramiye veriliyor da benim mi haberim yok? Ne artırıldı onu da yazsaydınız. Memura ne zam yapıldıysa bize de aynısı yapıldı. Haberi okuyan da uzmanlara zam yapılmadı, bize sırf öğretmen olduğumuz için yapılan ek ödemelerle uzmanı geçtik zanneder."
"Böyle haberleri okuyanlar 'Hocam, parayı götürüyorsunuz, bir de üç ay tatil yapıyorsunuz' diyorlar. Kamudaki uzmanlar kim acaba, o belli mi?"
"O zaman bizim yatan maaşlarda baya bir eksiklik var. Bu haberi kaynak gösterip şikâyet mi etsek acaba?"
İsimsiz imzasız bir haber... Kopyala ve yapıştır... Bu yorumlardan da anlaşıldığı gibi en azından sunumunda bir yanlışlık var.
Yani, yine bir uzmanlık sorunuyla karşı karşıyayız. Acilen düzeltilmeli.