Geçen haftaki yazımda gazetecilere yapılan ahlaksız teklifleri anlatmıştım.
Kimi PR ajansları istedikleri haberleri yaptırmak için gazetecilere 'telif' adı altında para ya da 'tanıtım bütçesi' gibi kılıflara sokarak kiralık araba, pahalı hediyeler, aile boyu tatil gibi avantalar teklif ediyordu.
Sadece güzel ahlak sahibi gazetecilerin değil, işini layığıyla yapan PR'cıların da bu durumdan rahatsız olduğunu bildiğimi eklemiştim.
Gelen tebrik telefonlarının yanı sıra İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA) Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Gümrah'ın gönderdiği yazılı açıklama da bu savımı destekler nitelikte.
Konuyu gündeme getirdiğim için teşekkür eden Gümrah şöyle devam ediyor:
"Biz reklam ve haber servislerinin birbirinden tamamen ayrı departmanlar olduğunun, böyle bir durumun basın özgürlüğü kadar, bir demokrasi sorunu olduğunun da bilincindeyiz." Kendilerinin de 'akıl almaz yöntemler kullanarak haksız rekabet oluşturan' kimi meslektaşlarına dair duyumlar aldıklarını ve bununla mücadele ettiklerini anlatan Gümrah üyelerine bir 'etik taahhütname' imzalattıklarını belirtiyor.
Bunlar güzel hareketler.
Gümrah'ın yazısında atıf yaptığı bir diğer belge ise İletişim ve Medya İlişkileri Yönetiminde Mesleki İlkeler sözleşmesi. Sözleşmenin iletişim profesyonelleri, yani PR'cılarla alakalı bazı maddeleri şöyle:
Sunduğu içeriğin haber, röportaj, yorum vb. olarak yayımlanmasının garantisi olmadığının bilincindedir.
Haberin yayımlanması veya yayın öncesinde haber metni ve görsel malzemenin kendi onayından geçmesi için medya mensubuna telkinde bulunmaz, baskı uygulamaz ve tehdit etmez.
Kurum/şirket ya da ajans için performans kriterlerinde; yayımlanan haberin kapladığı alan, reklam eşdeğeri, erişim veya haber adedi kriterlerinin, haberin etki ölçümü amacıyla kullanılmasını önermez. Performans ölçümlerinin algı, itibar ve/veya pazar araştırması ile yapılmasını savunur.
Temsil ettiği kurum ve şirketlerin reklam güçlerini kullanarak haberlerin yayımlanmasını veya yayımlanmamasını sağlama eğilimlerine karşı durmayı meslek ilkelerinin bir gereği olarak görür, bu tarz bir ilişkiye aracılık etmez.
Yayımlanan haber için maddi ödüllendirme yapmaz. Basın buluşması ve gezilerinde, davet sahibinin ürün ve hizmeti ile doğrudan ilgili olsa dahi, basın mensuplarına yüksek değerli armağan verilmesini teklif etmez, basın mensupları arasında çekilişle hediye dağıtmaz.
Medya mensubunun herhangi bir ürün ve hizmet hakkında objektif bir fikir sahibi olması için deneme amaçlı ürün gönderiminde bulunduğunda, kullanım süresini sınırlanması ve ürünün iade edilmesi prensibine riayet eder, tarafların itibarını korumak açısından, deneme amaçlı ürün gönderimini, ürünün kullanım, iade koşullarını bir protokolle tespit eder.
Her biri haklarında onlarca makale hatta kitap yazılabilecek maddeler.
Buraya almadıklarım da öyle.
2016'da imzalanan bu sözleşmeye Bilişim Muhabirleri Derneği (BMD), Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD), İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA), Kurumsal İletişimciler Derneği (KİD), Reklamverenler Derneği (RVD), TOBB Türkiye Medya ve İletişim Meclisi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) gibi kurum ve kuruluşlar taraf olmuş.
Umarım bu ilkeler bütün iletişim profesyonelleri tarafından benimsenir ve uygulanması da bizzat kendileri tarafından denetlenir.
***
OKURDAN KISA KISA
Mustafa Yağmur adlı okurumuz aradı. "Bugünkü (23.08.2017, Çarşamba) gazetenizde Hülya Avşar'ın kızının aşkı ilk sayfada veriliyor ama dünya şampiyonu olan milli güreşçimiz Rıza Kayaalp'in haberi sadece 3. sayfada. Böyle bir şey neden yapılıyor?" Okurumuz haklı.
İlk sayfa gazetenin vitrinidir ve haberler arasında yaptığınız önem sıralamasını gösterir.
Emeklilere Güzel Haber, Emeklilere İkramiye, Emeklilere Müjde başlıklı haberlerin çokluğu, muğlaklığı ve genellikle hayal tacirliği yapması emekli okurlarımızı isyan ettiriyor. Hasan Yirik başta olmak üzere birçok okurumuz emeklilerle alakalı haberlerin linkini benimle paylaşıp hem akıbetini soruyorlar hem de sitem ediyorlar.
Lütfen dedikoduları haber yapmayalım, kesinleşmeyen maaş, avans haberlerini abartılı bir dille sunmayalım.
Fuat Sezgin'in Sabah gazetesi tarafından dağıtılan kitapları okurların büyük ilgisine mazhar olmuş. Kitapların tekrar ve mümkünse bir set halinde verilmesini talep ediyorlar.
Özkan Gündoğan adlı okurumuz bu talebi dillendirenlerden biri.
Murat Bayram, Beykoz'da gerçekleşen bir trafik kazasıyla alakalı haber için hazırlanan görseldeki spotları eleştiriyor. "Büyük harflerle 'Kopan Kafasını Arıyorlar' yazmak nasıl bir yaklaşımdır.
Bu başlık acısı zaten büyük olan aile için daha da acıtıcı olabilir." Haklı. Haber yaparken, görsel hazırlarken, spot yazarken empati yeteneğimizi kaybetmememiz gerekir.
Sevilla-Başakşehir Maçı Ne Zaman diye başlayan haberin Sevilla'nın Türk Takımlarıyla Maçları kısmında yapılan bir hatayı Halit Savcı tespit etmiş:
"16 Eylül 1970 tarihinde oynanan Eskişehirspor- Sevilla maçı belgesel haline bile getirilmiş olan ve Avrupa kupalarında tur atlayan ilk Türk takımı unvanını alan Eskişehirspor'un, o senelerde imkansız olarak görülen bir zafer elde etmesini ihmal etmeniz habercilik ve basın ahlakına uymamakla birlikte sadece bir ihmal olduğunu değerlendirmek istiyorum."
Burak Özdemir, başlıkla içerik arasındaki uyumsuzluğa dikkat çekiyor:
"Başlıkta 'kredi ile kurban kesilir' demişsiniz ama içeriğinizde Diyanet 'faiz ile yapılan hiçbir şey caiz değildir' demiş ve eklemiş: 'Gecikme zammı ve faiz olmadan yapılan taksitlendirmeler uygundur.' Haberi gözden geçirmenizi rica ederim."
15 Ağustos 2017 tarihli gazetenin arka sayfasındaki 'Kangal Koyunu Ölümden Kurtardı' başlıklı haberde bulunan yer yanlışlığı Ufuk Benli adlı okurumuzu üzmüş:
"Haberde 'Sivas'ta çekildiği düşünülen' diye aktarılan olay Karaman'ın Ayrancı ilçesinde yaşandı. Habere konu olan köpek Sivas kangalı olsa da koyun Karaman'ın ünlü cinsi yani Karaman'ın koyunu."