Pervasızlığın boyutuna bakar mısınız?
Sabah gazetesinin önemli servislerinden birinin yöneticisine telefon geliyor. Arayan kişi şöyle giriyor lafa:
"Efendim biz falanca bilmem ne ajansıyız, filanca bilmem ne işini yapıyoruz."
"Evet, buyurun; ne istiyorsunuz?"
"Üzerinde çalışmakta olduğumuz proje hakkında tanıtımlar, haberler çıkmasını istiyoruz. Bunun için de bir bütçe ayırdık."
Arkadaşımız önce anlamıyor meseleyi. Reklam bütçesinden söz edildiğini sanıyor.
"Sizi reklam servisine yönlendireyim, onlarla konuşun" diyor.
Ahizenin diğer ucundaki ses ısrar ediyor: "Hayır, hayır" diyor.
"Biz bütçeyi sizinle paylaşmak istiyoruz."
Ne karşılığında? Haber çıkması karşılığında...
Ne teklif ediliyor? Para teklif ediliyor.
Ahlaksızlığın bu kadarı!
Pes!
Bu bir yolsuzluk... Bir suiistimal... Bir kötüye kullanma... Haksız kazanç sağlama...
Biliyorum ki işini layığıyla yapan bütün gazeteciler ve PR'cılar olup bitenlerden rahatsız.
Bu ahlaksızlıkla mücadele etmek hepimizin görevi...
Şunları yaparak başlayabiliriz işe:
Bize böyle ahlaksız tekliflerle gelenleri gazetelerin denetim servislerine bildirelim. Müfettişler bu şirketlerle ilgili bütün haberlere atılan imzaların izini sürsün ve arada herhangi bir menfaat bağı, çıkar çatışması var mı, tespit etmeye çalışsın.
Bu ahlaksızlığı meslek haline getirmiş olan kişi ve kurumlar ifşa edilsin. Elinizde yeterli veri varsa Ombudsman köşesi hepinize açıktır.
Böyle düşük yollara tevessül ettiği anlaşılan ve ispatlanan gazetecilerin iş akdi feshedilsin. Başka bir medya kuruluşunda da iş bulamasınlar.
Meslek ahlakına aykırı davrandığı belirlenen PR'cılar için bir kara liste oluşturulsun ve bu listedeki kurum ve kişilerden gelen bütün haberlere boykot uygulansın.
Geç kalmak, hiç yapmamaktan iyidir. Neticede, bir yerden başlamak lazım...
Sizce de öyle değil mi?
***
Kitap eki ne zaman, nerede?
Kitap eki hakkında yazdığım yazıdan sonra okurlarımızdan çok sayıda e-posta geldi. Şikâyetleri iki konuda yoğunlaşıyordu:
Bir: Kitap ekinin belli bir periyodunun olmaması... Tam olarak ne zaman çıkacağı belli değil, hatta bu yüzden Sabah gazetesinin kitap ekinden haberi olmayan okurlar bile var. Bu belirsizlik ekten haberdar olanlarda dahi bir okur sadakati oluşmasını engelliyor.
İki: Kitap ekinin 'taşrada' dağıtılmaması... Yalnızca İstanbul ve Ankara'daki okurlar eke ulaşabiliyor. Diğer şehirlerdeki kitap severler ekten mahrum kalıyor.
Böyle bir ay çıkıp bir ay çıkmayan, okurların çoğuna ulaşmayan ek olmaz!
Umarım Sabah gazetesi önümüzdeki dönemde bu iki soruna çözüm üretir.
***
İspanya'daki de terör değil mi?
Gözlerime inanamadım! Gazetelerin sosyal medya hesaplarından art arda duyurular yapılıyordu. Barcelona'da bir aracın yayaların arasına daldığı anlatılıyor ve 'flaş, flaş'; olay yerinden ilk görüntüler...
Telaş içinde sağa sola kaçışan insanlar, yerde yatan, can çekişen yaralılar... Kanlı videolar...
Bu köşede kaç kez anlattık.
Mağdurların ya da kurbanların bu tarz görüntülerini yayımlamak terörün korku ve dehşet yayma amacına hizmet eder.
Saldırının burada ya da orada olması durumu değiştirmez. Terör insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve İspanya'da yaşayanlar da insandır!