Futbol istatistiklerden ve sayılardan ibaret değil. Topla oynama süresi fazla olan, daha çok orta yapan, daha çok koşan, daha çok paslaşan, hatta daha az hata yapan takım her zaman kazanmıyor.
Fakat istatistiklerin futbolu ve futbolcuları anlamamıza yardımcı olduğu da bir gerçek... Bir futbolcu kaç maçta forma giymiş, ortalama kaç kilometre koşmuş, kaç gol atmış? Bunları bilmek bizim oyun ve oyuncu hakkında bir kanaat edinmemizi sağlıyor.
Bu yüzden, okurlarımızın önemlice bir kısmı Spor Servisi'nin hazırladığı bilgi grafiklerini ve veri analizlerini 'ufuk açıcı' buluyor. Ki bu köşede daha önce Spor Müdürü Murat Özbostan'ı ve veri analisti Taner Karaman'ı bu yüzden tebrik etmiştik. Elbette bu bütün haber ve istatistikler için geçerli değil.
Geçtiğimiz hafta içinde Mehmet Akif Ermiş adlı okurumuzdan bir şikâyet mektubu aldım. Geçmişte ABD'de yaşadığını, istatistik kültürüne aşina olduğunu ve spor istatistikleriyle yakından ilgilendiğini belirten Ermiş, Taner Karaman'ın 650 Kişiyi Peşine Taktı haberinden rahatsız olmuş.
***
Haber Fenerbahçe'nin Brezilyalı futbolcusu
Fernandao'nun Avrupa liglerindeki başarısı hakkında:
"Avrupa Ligi maçlarında sadece 213 dakika görev yapmasına rağmen gruplarda 4 gol atan Sambacı, her 53.2 dakikada bir skoru değiştirmeyi başardı ve 450 dakikalık süreç içerisinde 150 dakikanın üzerine çıkmış 650 isim arasında da bu performansıyla ilk sıraya oturdu."
Okurumuzun itirazı tam da bu noktada:
"Napoli'den Dries Mertens, Avrupa Ligi'nde 147 dakika oynamasına karşın 3 gol atarak 49 dakikada bir gol atmış. Lazio'dan Filip Djordjevic 86 dakika oynamasına karşın o da 3 gol kaydedip 29 dakikada bir gol atmış.
Ajax'dan Cerny 21, Liberec'den Luckassen 28, Plzen'den Holenda ise 44 dakika oynayıp 1 gol atmışlar.
Haberde '150 dakikanın üzerine çıkmış oyuncular arasında' şeklinde bir ifade var. Bu anlamsız gibi gözüken '150 dakika' özenle seçilip Fernandao'dan daha iyi istatistiğe sahip 5 oyuncuyu bertaraf etmek için kullanılmış."
Okurumuz bu yaklaşımı
'manipülasyon' olarak değerlendiriyor.
***
Taner Karaman ise ortada bir 'manipülasyon' değil
'değerini ortaya koyma' çabası olduğunu belirtiyor:
"Örneğin, şu anda ligin en sık gol atan ismi Kerim Frei diyemeyiz.
Oyuna sonradan girip her defasında golünü attı ama 2 golü var. Bu onu Eto'o'dan bu anlamda iyi yapamaz. 21 dakika oynayıp 1 gol atan Cerny'i listeye alırsak bu haberin değerini düşüşür.
Ya da diğer 1 gollü isimleri. 90'da oyuna girip son dakika golü atan bir futbolcuyu Fernandao'dan daha iyi saymamız mümkün değil.
Eğer saysaydık bu sefer de haberin anlamsızlığı üzerine mailler gelecekti. İşte bu tarz isimleri yok etmek için bir süre limiti almamız gerekiyor. Ben de genelde bunu takımın toplam süresinin %25'i ya da %30'u olarak belirliyorum."
Peki acaba 3 gol atan Mertens mevzuuna ne diyor Karaman:
"Bu süre bareminin altında kalması onu da liste dışı bırakıyor. Fernandao'nun aynı zamanda Mertens'den kısa bir süre farkla oynamasına rağmen 4 gol, 1 asistinin olması bile onu Mertens'den daha iyi yapar."
***
Okurumuza ilgisi, dikkati ve eleştirisi için teşekkür ediyorum.
Öncelikle şunu belirteyim:
Gazetecilikte 'en', 'ilk', 'tek', 'birinci' gibi ifadeler her zaman şüpheyle karşılanır.
Bu haber de onlardan biri.
Karaman açıklamasında 'daha iyi olmak' vurgusu yapıyor.
Ben bu yaklaşımı sübjektif buluyorum. Çünkü eğer istatistiklerden söz ediyorsak 'iyiliği' ya da 'başarıyı' sadece sayıların ya da ortalamaların belirlemesine izin vermek zorundayız. Yani, biz konuşmamalıyız; sayılar konuşmalı.
Bu bağlamda 'en sık gol atan' futbolcunun oyuna kaç kez ve ne zaman girdiği ya da çıktığı değil, oynadığı süre içerisinde attığı gol sayısıdır önemli olan. Basitçe söylemek gerekirse Karaman'ın verilerine göre Süper Lig'in 'en sık gol atan' ismi de hiç tartışmasız Kerim Frei'dır.
Bu manada en iyi ya da verimli olup olmadığı ise bambaşka bir konudur.
Karaman'ın
'kriterleştirme' çabasını anlıyorum fakat şurası çok açık ki
'çizgiyi nereden çektiğiniz' her zaman tartışma konusu olacaktır.
Özellikle böyle 'yakın bitiş'lerde. Bu yüzden bütünü değil parçayı gözeten, kendimizce standartlar geliştirerek yapacağımız veri analizlerine mesafeli olmak, bu neviden analizleri belki de hiç yayımlamamak en iyisi.
Yayınlayacaksak bile, istatistikleri okurken ve değerlendirirken belirlediğimiz kriterleri okurlarla daha bilimsel bir çerçevede paylaşıp nedenlerimizi onlara açıklamalıyız. Böyle yaparsak daha az eleştiri ve şikayetle karşılaşırız. Haberimiz de daha sağlıklı olur.