Lafı uzatmadan Türk medyasının geçen hafta yaşadığımız terör saldırısından çıkarması gereken dersleri yazalım.
Terörün amacı korku ve dehşet yaymaktır. Toplumun bir arada ve barış içerisinde yaşama idealine zarar vermektir. Demokrasiye duyulan güveni sarsmak, demokratik sistemi ortadan kaldırmaktır. Terör bu amaçlarını gerçekleştirmek için medyayı araçsallaştırır ve manipüle eder. Propaganda her şeydir. Gazeteciler 'sorumlu' davranmalı, teröristlerin 'fikir ve ifade özgürlüğü'nü suiistimal etmesine izin vermemelidir.
Terör ilkesizdir, insaniyetsizdir, zalimdir ve keyfidir. Terörle toplum karşı karşıya geldiğinde tarafsız kalmak mümkün değildir. Teröristlere sempati ile yaklaşmak gazetecilik ahlakına ihanettir. Terörü doğuran nedenleri araştırmakla teröristlerin kanlı eylemlerine mazeret üretmek farklı şeylerdir. Terör haberleri uzmanlık gerektirir. Heyecanlanmadan, haber şehvetine kapılmadan, dramatize etmeden, trajikleştirmeden en önemlisi terörü normalleştirmeden ve özendirmeden, teröristlere yol göstermeden vermek gerekir.
Gazeteciler rehine alma olaylarına asla müdahil olmamalıdır. İnsan hayatı söz konusudur ve gazetecilerin müzakerelerin ortasına atlayıp kendilerine bir pay ya da vazife çıkarmaya çalışması genellikle durumun kontrolden çıkmasıyla sonuçlanır. Teröristlerle konuşup haber yapmak sizi terör mesajının taşıyıcısı haline getirir ve müzakereciyi devreden çıkarır.
Gazetecinin görevi terör örgütlerinin ulağı ya da posta memuru olmak değildir. Medya terör propagandasına alet olmamalıdır. Teröristler tarafından üretilen yazılı, sesli ve görsel materyaller hiçbir ahlaki süzgeçten geçirmeden yayınlanmamalıdır. Teröristlerin hakları konusunda militanlaşanlar, terör kurbanlarının ve ailelerinin haklarını unutmamalıdır.
Gazeteciler güvenlik güçlerinin terörle mücadele stratejileri ya da teröristlerin eylem planı konusunda spekülasyon yapmaktan kaçınmalıdır. "Sizin olduğunuz katı kuşattılar; dikkatli ol" anlamına gelecek haberler yapmamalıdır.
Medya teröristlerin dokunaklı hikayelerini anlatarak terörü teşvik etmemelidir. Terör olaylarını ve sonuçlarını abartılı bir duygusallıkla ele almak, yaş ve aile göndermeleri yapmak, gazeteciyi terör planının bir parçası, terörün varlık nedenlerinden biri haline getirir.
Terör kendi medyasını, medya etimolojisinden yararlanarak kurar. Eylemci, devrimci, özgürlük savaşçısı gibi kelimelerin arkasına sığınıp saldırır. Bu sıfatları kullanan gazeteciler bilerek isteyerek ya da farkında olmadan teröristlerin PR'ını yapmış olurlar.
Benzer şekilde terör ile değer belirten 'sağ, sol, Alevi, İslamcı' kelimelerini bir arada kullananlar da teröristlerin arzuladığı çatışma ortamının kurgulanmasına yardımcı olurlar.
Kimsenin teröristi iyi değildir. Teröristin dinine, etnik kimliğine ya da ideolojik aidiyetine bakılmaz. Terör bir toplumun ve insanlığın bütün fertlerini hedef alır. Gazeteci kamu yararının yanında olmak zorundadır. Terör örgütünün sözcülüğüne soyunmaz. Muhaliflik şehvetine kapılıp kahramanlık taslamaya kalkarsanız, terörü desteklediğinizi, en azından hoş gördüğünüzü ağzınızdan kaçırıverirsiniz.
Unutmayın! Terör bumerang gibidir. Bugün size dokunmuyor olması, yarın dokunmayacağı anlamına gelmez.