Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ İBRAHİM ALTAY

Muhabir, editör ve yabancılaşma

Muhabir kendi haberine yabancılaşabilir mi? Kesinlikle... Sadece haberine değil, mesleğine de yabancılaşır. Bunun en temel nedeni iş akışındaki kopukluk ve hatalı editoryal yaklaşımlardır.
Gazetelerimizin birçoğuna ne yazık ki modası geçmiş, işlevselliğini kaybetmiş bir Fordist üretim mantığı hâkim... Üstelik üretim bandının bile gerektiği gibi döndüğü söylenemez.
Bir bant düşünün. Muhabir haberi yapıp üzerine koyuyor. Yazı İşleri bantta toplanan haberleri sayfalara dağıtıyor. Sonrasında sorumluluk ilgili sayfanın editöründe... 'Efradını camii, ağyarını mani' hale getirip haberi okuyucuya sunacak. Kendisinden beklenen haberi tamamlaması, tekamül ettirmesi ve doğrulamasıdır.
Peki, ya tam tersini yapıyorsa?

Güven kaybı
Muhabirin iddia olduğunu belirttiği bir hususu kesin bilgi olarak sunuyorsa... Muhabirin tanıdığı cevap hakkını metinden çıkarıyorsa... Resimaltını yanlış yazıyorsa... Metinde geçmeyen bir cümleyi tırnak içerisinde başlığa taşıyorsa... Habere ikinci el kaynaklardan aldığı güvenilmez eklentiler yapıyorsa.
Bir bant düşünün... Bir ucundan yemyeşil bir elma veriyorsunuz ve diğer ucundan kemirilmiş, çürümeye terk edilmiş bir eşelek çıkıyor. Muhabir haberine yabancılaşmasın da ne yapsın.
Kendi haberinin son haline karşı hissettiği yabancılaşma bir zaman sonra muhabiri mesleğinden soğutur. Bilgisine, birikimine, tecrübesine ve şahitliğine duyduğu güven zedelenir. Mutsuz olur.
Bunun önüne geçmek editörlerin ve baş editör olarak genel yayın yönetmeninin görevidir.

Zincirleme sorumluluk
İşin bir de mesuliyet boyutu var.
The Guardian Okur Temsilcisi Chris Elliot geçen haftaki yazısında editörlerin yaptığı 'küçük' değişikliklerin muhabirleri maruz bıraktığı 'büyük' risklere değindi. Bu, bizim de gazetelerimizde sık rastladığımız bir durum.
Mahkemeye haberin altında kimin imzası varsa o çağrılıyor. Haberde geçen kişi ve kurumların yakınmalarına hatta bazen tehditlerine o muhatap oluyor. Yani muhabir... Bazen atmadığı bir başlıktan ya da yazmadığı bir cümleden dolayı... Bazen de kendisi tarafından doğru anlatıldığı halde editör tarafından çarpıtılmış bir içerik nedeniyle.
Okur Temsilcisi olarak önerim editörlerin yetkili sorumsuzluk durumunun gözden geçirilmesi yönünde. Bu da onları sayfalarında yer alan haberler konusunda müteselsil sorumlu kılmakla sağlanabilir.

İşbirliği önemli
Editör, "Yerim dar", "Yenim dar" gibi bahanelere sığınmamalıdır. Haberin unsurları metnin içinde kendini tamamlamıyorsa o haberden vazgeçmelidir. Çünkü yarım haber, aslında bir haber değildir, gazeteyi okurdan eder. Öncelik her zaman içeriktedir.
Editör, yazı işleri jargonunda "Noktayı gördüğün yerden sonrasını at" şeklinde geçen mantaliteyi şaka olarak dahi aklına getirmemelidir. Atılan bir kelime ya da yanlış kısaltılan bir cümle haberi 'yalan' hale getirebilir.
Editörün elindeki malzemeyi daha çarpıcı ve ilgi çekici hale getirmek gibi bir görevi yoktur. Süslememeli, abartmamalıdır. Metne sadık kalmalıdır.
Editör, haberin gazeteye konulması sürecinde muhabirle iş birliği yapmalıdır. Kimin kim, neyin ne olduğu konularını emin olana kadar muhabirle tartışmalıdır. Haberdeki eksiklerin muhabir tarafından tamamlanmasına imkan tanımalıdır. Muhabirin haberini baskı aşamasına kadar takip etmesine engel olmamalıdır.
Yapılan iş ne kadar 'sui generis' olursa olsun iş akışı şeması önemlidir. Muhabirleri dışlamak üzerine değil, mesafeyi kısaltmak, sürtünmeyi azaltmak ve hataları sıfırlamak üzerine kurulmalıdır.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA