Algısal gerçeklik kimi zaman maddi gerçekliği gölgeleyebilir.
Bir kişi ya da kurum suçu sabit olmadığı halde medya tarafından peşinen suçlu ilan edilirse, toplum da ona suçlu muamelesi yapar. O kişi ya da kurum aşağılanabilir, dışlanabilir, itibar kaybedebilir.
Bu yüzden ısrarla "Hukuki süreçler sonuçlanana kadar kimseyi hırsız, katil, tecavüzcü ilan etmeyin," diyoruz. İddiaları gündeme getirin, evet, ama yargılama işini mahkemeye bırakın.
Sürekli altını çizdiğimiz bu ilke geçtiğimiz hafta yine karşımıza çıktı. 16.08.2013 tarihli SABAH'ın manşeti: Tecavüz Bebeğinin Zamanla Yarışı. Nazif Karaman'ın yaptığı haberin devamı 24. sayfada.
Öncelikle muhabirimizi kutluyorum. Gördüğüm kadarıyla uyumak üzere olan bir dosyayı uyandırdı. Adalet mekanizmasının gereken sorumluluk, hızlılık ve şeffaflıkla çalışmaya başlamasını sağladı.
Siz de orada mıydınız?
Haberle ilgili bazı sorunlar da var ne yazık ki.
Kağıthane İlçe Emniyet Müdürü Hüseyin Göllüce ile görüştük. Son derece zarif, iletişime açık, hukuka ve gazetecilik ilkelerine saygılı bir kamu görevlisi. İç sayfadaki haberin doğru bir dille yazıldığını kabul etti ama manşetteki giriş cümlelerine itiraz etti. İşte o cümleler:
"31 yaşındaki R.T.'nin dramı geçen yıl Kağıthane Karakolu'nda başladı. Genç kadın ifade için gittiği karakolda emekli polis M.Ç. ile iki Emniyet görevlisinin tecavüzüne uğradı."
Göllüce haberin verilmesinden değil, bir bölümünde kullanılan dilden rahatsız. Şikâyetçinin isnadının gazetenin ithamına dönüştüğünü vurguluyor.
Alıntıladığımız iki cümle için kesinlikle haklı. Bunun bir iddia olduğu belirtilmeliydi.
İç sayfadaki haberde zaten dikkat edildiği için birinci sayfa editörümüze sormak istiyorum: "Zatıaliniz orada mıydınız?"
Göllüce'nin bir itirazı da haber yapılmadan önce kendileriyle görüşülmemesine. Nazif Karaman'a sordum. Emniyet'in ve şüphelinin konuyla ilgili görüşlerinin elindeki dosyada bulunduğunu söyledi. Gerekçesini anlıyorum ama Karaman'ın da çok iyi bildiği gibi haberi savcı ya da adliye katibi değil gazeteci yazar.
Dosyayla yetinmez, kendi araştırmasını yapar.
Genelleme yapılmamalı
Polislerle ilgili şiddet haberleri Emniyet camiasında bir rahatsızlığa yol açıyor. Kendi tabirleri ile söyleyecek olursak 'kasıt' arıyorlar.
Okur Temsilcisi olarak şunu söyleyebilirim: Burada bir kasıt varsa bile iyidir.
Kamu gücünü, kamu yararına kullanmakla görevli kişilerin bu gücü suç işlemek için kullandığı iddiasını gündeme getirmek, haber değeri taşıması bir yana, gazeteciliğin varlık nedenlerinden biridir.
Genelleme yapmamak, olayı bir meslek hastalığı gibi sunmamak, bir meslek grubuyla suç arasında doğrudan bağlantı kurmamak şartıyla...
Anayasamızın da güvence altına aldığı gibi 'Suçlar ve cezalar şahsidir.' Suçlunun aile fertlerine ve mesleğine teşmil edilemez.
Editörlerimiz başlık ve spot yazarken buna dikkat etmeli. Kurum ve camiaları hedef göstermemeli.
Karine sayılamaz
Bahusus... Kişinin bir davada suçlu bulunması, kendisine yöneltilen bütün suçlamaların doğruluğuna karine sayılamaz.
Burcu Aldinç'in tecavüz mağduru olduğunu iddia eden R.T. ile yaptığı söyleşi dünkü Pazar ekinde yayımlandı. Aldinç olayın bütün taraflarına ulaşmaya çalışmış ve son derece dikkatli bir dil kullanmış. Bu arada Emniyet tarafından kendisine iletilen bir bilgiyi de paylaşmış. Buna göre, müşteki R.T. hakkında çok sayıda dolandırıcılık soruşturması varmış.
Hakkında dolandırıcılık iddialarının bulunması, bir kadının üstelik emniyet görevlileri tarafından tecavüze uğradığı iddialarını önemsizleştirmez. Her iddiayı ayrı ayrı incelemek gerekir.
Arkadaşlarımız Karaman ve Aldinç'e düşen görev bu işin peşini bırakmamak, davayı sonuna kadar izleyip okurları sonuç hakkında bilgilendirmektir.