İzmir'in Bademler köyünde Metin Erksan ile David E. Durston'ın birlikte çekip yönettiği dramatik Türk filmi "Susuz Yazı" unutmak mümkün mü?.. Susuzluk temalı bu psikolojik ve toplumsal film, Necati Cumalı'nın avukatlık yaptığı yıllardaki gözlemlerine dayanır. Çiftçi Osman'ın arazisinde çıkan suyu kendi başına sahiplenmek istemesiyle başlar...
50 yıl önce çekildi film...
Hâlâ susuzlukta engelleri aşamadık!
Ne yeterli içme ve sulama barajımız var, ne de su depomuz. Su kaynağını verimli kullanamıyoruz. Su koordinasyonunu yapacak kurumların düzenlemeye ihtiyacı var. Orman ve Su Kaynakları Bakanlığı, AB çevre direktiflerine uyumlu hale geldi ama DSİ ile yeni kurulan Su İşleri Genel Müdürlüğü arasındaki kavga bitmek bilmiyor.
***
Güç kavgası su yönetiminde yol almamızı engelliyor! Oysa geleceğimiz doğrudan su yönetimine bağlı. Su paradigmasını hızla değiştirmek zorundayız. Yeni bir idari yapıya ihtiyaç duyuyoruz.
120 milyar metreküp suyumuz var.
256 milyar kilovat saat elektrik üretiyoruz. Su zengini değiliz ama su jeopolitiğinde güçlüyüz. Su politikaları uzmanı
Dursun Yıldız'ın dikkat çektiği gibi, "Dış politikada en önemli silahımız su. Bölgenin suda dışarıya bağımlı olmayan tek ülkesiyiz. Dünya iki yıldır su, gıda ve enerjiyi birlikte ele alıyor. Bizim böyle bir bakışımız yok. Gelecekte de su, gıda ve enerji krizleri birbirini tetikleyecek."
***
Peki hal böyleyken yaz nasıl geçecek?
Bu sene çok yağış aldık. DSİ verilerine göre mayıs itibariyle genel yağış durumunda, geçen yılın aynı dönemine göre
yüzde 5,6 artış oldu. Ekim 2012 ile Mayıs 2013 tarihleri arasında ülke genelinde kümülatif yağış ortalamasında, uzun yıllar ortalamasına göre
yüzde 10,3, 2012'ye göre
yüzde 5,6 artış var.
83 barajda doluluk oranı
yüzde 77.
İstanbul ve
İzmir'de barajların doluluk oranı yüzde 90.
Bursa'da barajlar dolu.
Ankara'daki barajlarda toplam
640 milyon m3 su var.
Fırat ve
Dicle'de
de doluluk oranı geçen yıla göre
yüzde 10 daha fazla. Buna rağmen çok su harcayacağız. Çünkü yaz çok kurak geçecek.