Anadolu'da et kokmasın diye "tuz" basılır. Ya tuz kokarsa? O zaman yapacak bir şey yok. Türkiye'nin en değerli şirketi Turkcell'in üzerinde bir sinek uçuyor. Hissedarlar bir türlü anlaşamadığı için çalışanın, yönetenin canı sıkkın.
Ortaklar arasında arabulucu olması gereken SPK ise akla hayale sığmayacak işler yapıyor. Etik kuralları oturtmak amacıyla çıkardığı bir tebliğ, etik olmayan bir yolda dörtnala koşuyor.
Hatırlayalım.
90'lı yıllarda KİT arpalıklarını tartışıp durmuştuk! KİT arpalıkları, kamu şirketlerine yapılan siyasi yönetici atamalarıydı. Şükür kurtulduk.
***
Oysa şimdi SPK, dört defa yenilediği ve sonuncusunu 26 Haziran'da yayınladığı, "Kurumsal Yönetim İlkeleri" tebliğleri ile lisansa tabi faaliyet gösteren şirketlerin yönetim kurullarına kamu yöneticileri atama yolunu açtı.
Herhangi bir bankada, leasing, faktoring, telekom, sigorta şirketinde ya da petrol, su, elektrik, doğalgaz işi yapan şirketlerin yönetiminde kamu için bundan böyle bir ya da birkaç koltuk var.
***
Tebliğde, kamu hizmetinin tarifi açıkta bırakılmış. Bu da üç konuda kısıtlar kaldırılarak yapılmış. Bundan böyle lisans alarak çalışan kamu ya da özel her şirket, KİT arpalığı haline gelebilir.
Çünkü SPK, tam gün kamuda çalışanlar için esneklik getirdi. İster bakanlıkta müsteşar, ister bağımsız kurul çalışanı, isterse sıradan çalışan olun, kamudaki görevinizi yarım gün sürdürürken, bu şirketlerde de bağımsız yönetim kurulu üyesi olabilirsiniz. Ballı börek!!! Yol sadece kamuda çalışanlara mı açıldı? Yoo, yoo... Akademisyenlere kapı her zaman açık.
***
Asıl şirket patronlarına iki kıyak çekildi.
Eskiden son 10 yılın altısını bir şirketin yönetim kurulu üyesi olarak geçiren biri bağımsız aday olamıyordu. Bu şart kalktı. Daha az deneyim yeterli görüldü. Yine düzenlemeden önce hisseleri imtiyazlı bile olsa bir şirkette daha fazla pay sahibi olan kişiler ya da temsilcileri, bağımsız yönetim kurulu üyesi olamıyordu. Bu da değişti. Artık yüzde 1'in altında hissesi olanlara da yol açık...
Peki SPK, lisanslı ve kamu hizmeti veren şirketler için niye böyle bir düzenlemeye gerek duydu? Lisanslı şirketlerin daha fazla kısıtlamaya tabi olması gerekmiyor mu?