Abartmıyorum. Bu ülkede güzel şeyler de oluyor. Geçen perşembe akşamıydı. İki iş daveti için Sıraselviler'deki Mimolett Restoran'a gidip, büyük şef Murat Bozok'u dinleyince umutlandım. Meğer Türkiye'de yıldızlara kilitlenenler sadece sporcular ve sanatçılar değilmiş. Edirneli Murat Bozok, Michelin lastiklerinden kalma "Michelin" yıldızı almak için çoktan sıraya girmiş. İstanbul'un 2010 Kültür Başkenti yolculuğunda bazı restoranlarla birlikte yıldız işine damga vurmak istiyor.
Bu düşüncesi hoşuma gitti. Gördüm ki; çılgın ve yaratıcı bir aşçı...
Zaten kendisi, İngilizce İşletme Fakültesinde okurken, girişimci olmaya karar vermiş! Daha öğrencilik yıllarında bir tercüme bürosu kurup, para kazanmaya çalışmış. Okulu bitirince, bu işten sıkıldığını anlayıp, kendisi Beşiktaş'ta Şark isminde bir lokanta açmış.
Bakmış, olmuyor, işler kesat, daha büyük hayallerinin peşine düşmüş.
Soluğu ABD'de almış. Ünlü aşcılık okulunda dünya mutfaklarını tanımış. Dünyanın en çok Michelin yıldızlı şefi olarak gösterilen Joel Robuchon, sonra da yine dünyanın en iyi şeflerinden Gordon Ramsay ile çalışmış. Ama aklı ve yüreği İstanbul'da kalmış. Sonunda 'yeter' diyerek tası tarağı toplayıp İstanbul'a dönmüş. Dönüş o dönüş. Önce Kayra Şarap Akademisi'nin Sıraselviler'deki binasını görmüş. Sonra da binanın sahibi ve Kuzey Irak'ta ilaç fabrikaları kuran işadamı Ali Yüksel ile ortak olmuş. Birlikte Mimolett'i açmışlar.
Şimdi iki ortak yıldız bekliyor.