Dünya Bankası ve IMF Toplantıları nedeniyle beş gündür sokaklardayız. IMF karşıtlarının düzenlediği eylemleri izliyoruz. Sokaklardaki sloganlar salondaki sesleri bastırıyor. Salondakiler bile sokakları soruyor. Hatta çoğu, "Daha çok eylem olmalı ki, demokrasi olgunlaşsın" yorumu yapıyor.
Dünyada değişen bilinç ekonomiye yansıyor. Toplantı salonu ve sokak uzlaşma arıyor. İ
İşte böyle bir dönemde geçen cumartesi sabahı Koç Holding Bilgi Grubu Başkanı Ali Koç ile birlikteydik. Sabancı, Koç, Marmara ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nde okuyan 10 öğrenci ile beraber Denizcilik İşletmeleri'ne bağlı 3 nolu Antrepo'da açılan "İnsan Neyle Yaşar" temalı İstanbul Bienali'ni gezdik.
Bu yıl bienalde sanat değil, tema her şeye hâkim. Açlık, yoksulluk, küreselleşmenin dayattığı dengesizlik yansıtılıyor.
Rehberimiz, "Dünyanın en zengin üç insanının geliri, 600 milyon insanın gelirine eşit" diyor. Tüylerim diken diken oluyor. Ali Koç'a, "Alternatif IMF'yi izliyorum, salondaki konuşmalar sokaklarda dile geliyor, siz niye sokağa çıkmıyorsunuz" diye soruyorum. Koç, espri yapıyor, "Hadi, yürüyelim" diye yanıt veriyor.
Arkasından,"Globalleşmeye karşı çıkmak mümkün değil. Geldiğimiz noktada bazı şirketler çok büyüdü ve ulus devletlerin önüne geçti. Dünya böyle gitmez. Yeni dengelerin kurulması şart. Buna inanıyorum" diye kısaca dünyanın içinde bulunduğu durumu anlatıyor. Ali Koç, farklı bir işadamı. Sözünü sakınmıyor. İnandıklarını söylemekten çekinmiyor. Yenilikçi. Dolayısıyla hayata bakışı ve yaklaşımları farklı. Keşke bu ülkede daha çok Ali Koç gibi burjuvalar olsa!
Değişime direnmek mümkün mü?