Türkiye ve Rusya, 6 Ağustos'ta 20 anlaşmaya imza attı. Çerçeveyi çizdi. Sıra, her bir anlaşmanın içinin doldurulmasına geldi. Görünen o ki, Rusya, anlaşmaların içinin doldurulması için kılını bile kıpırdatmayacak. Her koşulda avantajlı ülke olmanın hazzını yaşayacak. Gelinen noktada enerji başta olmak üzere ticaret ve turizmde Türkiye'nin bir numaralı dış ticaret ortağı olarak Almanya'nın önüne geçti. Çünkü:
İhtiyacımız olan doğalgazının yüzde 65'ini Rusya'dan alıyoruz.
İthal ettiğimiz ham petrolün yarısını Rusya'dan getiriyoruz.
Her yıl 3 milyon Rus turist Antalya'ya geliyor.
Henüz Bakanlar Kurulu'nda imza atılmadı ama ilk nükleer santralimizi de Ruslar yapacak. O yüzden yapılan 20 anlaşmayla Türkiye ne aldı? Ne verdi? Ne kazandı? İyi analiz edelim.
***
Başbakan Erdoğan ile Rusya Başbakanı Putin'in yakınlaşması iki ülke arasındaki güveni artırmış görünüyor. Türkiye yaptığı anlaşmalarla Rusya lehine giden ticari yolculukta durumu kendi lehine dengelemeye çalışıyor. İlk adım uzun süredir "öldü" diye bakılan Samsun-Ceyhan anlaşması ile atıldı. Blece
Yunanistan-Bulgaristan hattı yattı.
Dikkatinizi çekerim. Bu dönemde Putin,
"Samsun-Ceyhan fizibil bir proje" diye bir açıklama bile yaptı. İlginçtir, Türkiye Nabucco'nun rakibi gibi gösterilen Güney Akım'a öyle bir daldı ki, hep birlikte şaşırdık. Sonuçta Güney Akım'la birlikte
Ukrayna kartı çöktü.
Diyeceğimiz o ki, Türkiye olarak bölgedeki gaz oyununa birden daldık. Pazarlık gücümüzü artırdık. Enerjide "figüran" olmak istemediğimizi ortaya koyduk. Ulusal önceliklerimizi belirledik. Fakat
Brüksel ve
Washington hattı bu gerçeği görmek istemiyor. Durumdan rahatsız, homurdanmayı sürdürüyorlar. Diyoruz ki, "Aman dikkat!.." Kendi oyunumuzu sahneye koyduk!.. Lütfen korkmayalım.