Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi (KİK) toplantısı nedeniyle Kayseri'deyiz ....
KİK, 10 yılda 21 kez toplanmış. AB sürecinde sivil katılımın gücünü anlatıyor. Yani AB'nin Ekonomik ve Sosyal Konseyi...
Aday ülkelerde sivil toplum kuruluşlarının nabzını tutuyor.
İşçi-işveren kesimin sorunlarını, tarım kesiminin sıkıntılarını dinliyor. Kadın örgütleri, esnaf dernekleri, yerel yönetimler ve kooperatifler özel ilgi alanı.
Zaten Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Esn af ve Sanatkarlar Kooperatifi (TESK), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), İşçi sendikaları; DİSK, Hak İş, Türk İş, Kamu Sendikası; Kamu-Sen, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Karma İstişare Komitesi (KİK) üyesi.
KİK'de, bir Türkiye'den bir AB'den eş başkan var.Ve KİK, Türkiye'de hep ilklere imza atıyor. Geçen yıl DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, ilk kez bir işçi sendikası başkanı olarak bu görevi üstlenmişti. Çelebi, görev süresinin dolmasına üç ay kala, "Başmüzakereci Ali Babacan randevu vermiyor" diye istifa etti. Sendikacı Çelebi'nin makamına bu kez Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar oturdu.
Başkan eğitime gidiyor
TZOB zaten boş durmuyor. Başkan Bayraktar ve yönetim kurulu üyeleri, yetişkinlerin yabancı dil ve mesleki eğitim programı "Leonardo" kapsamında 3 hafta boyunca İtalya, Polonya ve İsveç'e gidip, eğitim alacaklar.
TZOB Başkanı Bayraktar'ın bu çabası her kesime örnek olmalı.
Çünkü Avrupa Birliği Genel Sekreteri (ABGS) Büyükelçi Oğuz Demiralp'in dediği gibi AB'ye katılım, "Bir toplumun diğer topluma katılımı" demek değil. AB'ye katılım "toplumsal sürece katılım" demek. Açıkçası AB'ye üye 25 ülkenin onayını almak anlamına geliyor.
Peki, Türkiye bu konuda ne yapıyor?
Gönüller kazanılmalı
AB'nin Türkiye Büyükelçisi Hansjörg Kretschmer, "Türkiye'nin AB'nin gönlünü ve kafasını kazanması şart. Üstelik katılımdaki güçlük, Türkiye'nin içinden geliyor" yorumu yaparak bir ölçüde yükselen ulusalcılığa dikkat çekiyor.
İşin doğrusu Türkiye'nin kendi özeleştirisini yapması gerekiyor.
Nasıl mı? İşte bir örnek.
Fransa'nın en büyük şirketlerinden biri olan Danone, dünyanın her bölgesindeki 19 önemli bayisini buluşturmaya karar veriyor. Tartışılacak ülke ise Türkiye. Toplantı öncesi Türkiye'den kendi sektörü dışında Türk ekonomisini ve Türkiye'nin AB yolculuğunu anlatacak bir işadamı ile görüşmek istiyor. Ve "London School Of Economics" Üniversitesi'ne, "kiminle görüşebilirim" diye müracaat ediyor.
Üniversite, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Hüsamettin Kavi ile görüşmelerini öneriyor. Kavi, 2 hafta önce 19 bayi ile bir araya geliyor. 3 saat boyunca Danone bayileri, Türkiye'yi, cari açığı, dış ticaret açığını soruyorlar. Elbette AB'de anlatılıyor.
Kavi diyor ki, "Sordukça sordular, anlattıkça şaşırdılar..."
Ve sonunda dediler ki; "Bizim kafamızdaki Türkiye ile sizin anlattığınız Türkiye çok farklı. Galiba kendinizi anlatamıyorsunuz, Size bir öneride bulunalım.Ülkenizi anlatma ve tanıtma işini kadınlarınıza bırakın. İnanın onlar bu sorunu çözer."
Ne dersiniz?