Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme Merkezi (KOSGEB) deyip geçme!.. Bu merkezin yönetiminde yok, yok...
Yönetim kurulunu hatırlatalım:
Maliye Müsteşarı Hasan Basri Aktan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Doç Dr. Adem Şahin, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı Dr. Ahmet Tıktık, TÜBİTAK Başkan Vekili Profesör Dr. Nüket Yetiş, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Dr. İbrahim Özen.
Ve üçlü kararname ile atanıp üçlü kararname ile görevden alınan KOSGEB Başkanları da Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapıyor.
Ne deve, ne kuş!
KOSGEB yönetimi ne özel ne kamu, yani ne deve, ne kuş!..
Sağolsun, Türkiye'de böyle kuruluşlar bol. Bunları niye yazıyoruz?
Çünkü KOSGEB'in tüm bilançoları Yüksek Denetleme Kurulu tarafından inceleniyor. KİT Komisyonu tarafından ibra ediliyor. Dolayısıyla KOSGEB yönetimi, iktidar ya da muhalefet fark etmez, tüm vekillere hesap veriyor. Bu yönüyle şeffaf bir kurum.
Her şeyden önemlisi KOSGEB, 250 bin sanayici-işletmeci dediğimiz KOBİ'nin patronu. Yarattığı istihdam nedeniyle siyasi partiler için önemli bir güç odağı.
Sadece siyasiler için değil elbette, Türkiye'deki tüm odalar için de önemli bir merkez.
Diyeceksiniz ki, "Türkiye'deki işletme sayısı ne?"
Ortada sağlıklı bir veri tabanı yok. Var olan bilgilere göre, Türkiye'de 1 milyon 750 bin civarında işletme var. Eğer esnaf kuruluşlarını da işin işine dahil edersek toplam 2.5 milyon işletme var.
Bu işletmelerin patronları da belli. Odalar ve borsalar TOBB, esnaf kuruluşları da TESK çatısı altında.
KOSGEB'de bir sorun var. KOSGEB Başkanı görevden alındı. Ortada iki inceleme, bir Devlet Denetleme Kurulu raporu var. Raporları ayrı anlatacağız. Ama bugün KOSGEB'de yaşanan iktidar savaşını anlatacağız.
KOSGEB'in yönetiminde yer alan her kurum KOBİ gücünü kendi kapsama alanı içinde tutmak istiyor.
Hedef belli. Slogan, "KOSGEB'i lağvet, gücünü transfer et!" Çünkü, Maliye Bakanlığı kayıtdışı ile mücadelede gücü elinde tutmak istiyor. KOSGEB'in şirketleri kayıt altına alma yolculuğunu çok önemsiyor. DPT ise AB yolculuğu kapsamında stratejik plan hazırlamakla yükümlü. Ama nedendir bilinmez, icracı olmaya soyundu.
Bölgesel Kalkınma Ajansları kanalıyla sanayide söz sahibi olmayı çok istiyor. KOBİ'ler, Bölgesel Kalkınma Ajansları için cansuyu demek. Peki, odaların patronu TOBB ne yapıyor?
Kim ne derse desin KOBİ'ler her açıdan TOBB için "büyük manevra aracı" anlamına geliyor.
Komik iddia
Hal böyle olunca bizim aklımıza "AB yolculuğunda Türk sanayisinin itici gücü ya da patronu kim olacak?" sorusu takılıyor. Sonuçta cümle alem biliyor ki, veri tabanı konusu Sanayi Bakanlığı ile TOBB arasında bir çekişmeye neden olmuş. İddia o ki, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, TOBB'a sunduğu veri tabanını geri alamıyormuş!... Her şeyin bu kadar şeffaf olduğu bir ortamda TOBB'un böyle bir veriyi sakladığı iddiası da komik!...
Herkes susuyor; ama herkes pastayı kapmak istiyor. Samimiyet nerede?