Tanzim satışın ilk adımları dahi, sebze meyve fiyatlarını yarıya düşürdü. Şimdi sıra, bu ucuzluğu, sürdürülebilir hale getirmeye geldi. Zira dünkü kuyruklar, ucuzluk özleminin vardığı boyutları gösterdi bize. Kalıcı ucuzluğun şartları da netleşmeye başladı aslında...
DAHA ÇOK ÜRETİM; Markette 19 liraya çıkan patlıcanı döverek değil, daha fazla üreterek ucuzlatacağımızı biliyoruz. Nitekim bu amaçla üreticiye yönelik tedbirler ve teşvikler alınıyor. Bunların amaca uygun kullanımını sağlamalıyız.
KANAL TEDAVİSİ; Üretimi katlayıp dağıtım kanallarındaki kayıp kaçakları azaltmaz, değer üretmeyen unsurları ayıklamaz isek, netice alamayız. Marketlerin fahiş kârlığını denetlemenin yanı sıra kanalları da tasarlamalıyız.
ARACILAR; İster hal olsun ister kabzımal, tüccar, komisyoncu, aracılar olmadan tarladaki bollaştırılmış üretimi sofraya taşıyamayız. Tanzim satışlar belediyeleri de devreye alıp aracı sayısını aza indirirken fiyatların katlanmasını önleyecektir.
GİRDİ DESTEĞİ; Biliyoruz ki %100 yerli dediğimiz domates, tohumu, gübresi, nakliyesiyle dövize bağlı... Bir yandan bu girdileri yerlileştirirken diğer yanda ucuzlatmak ta gıda enflasyonuyla topyekûn mücadele gereğidir.
ÜRETİCİ; Örgütlenmesi şart... Üretici, geleceğini, bir tüccarın insafına, marketin rafına veya gün gelip plansızlığın girdabına kaptırmamalı. Bunun için kooperatifleşme ve ürün planlama sürecine başlamanın tam zamanı...
TÜKETİCİ; Hem kentin merkezinde yürüme mesafesinde AVM, hem yaz kış dilediğini yeme keyfi istiyorsan, bazı maliyetlere de katlanmalısın. Bu açıdan meyve sebzeyi mevsiminde yemek kadar pahalı olanı almayarak sistemi terbiye etme gücünü kullanmak gerekir.
NETİCE; Tanzim mağazalarıyla parlak bir başlangıç yaptık. Ancak bu mağazalara mal gelmediği sürece kalıcı ucuzluk sağlayamayız. Gıda zincirini bütün olarak düşününce herkese, her kesime düşen sorumlulukları üstlenmek zorundayız.