Yayanın yolların efendisi olduğu duygusuyla ilk kez Londra'da tanıştım. 1986 yılında gece saat 2'de eve dönüyordum ve yolum bir caddeye düştü. Trafik ışığı yoktu fakat trafik vardı. İstanbul trafiği tedirginliğinde geçiş için fırsat kollarken ayağımı kaldırımdan yola indirdim ve bir anda şunu fark ettim; akan trafik duruvermişti.
Bana mı durdular diye emin olamadım, defalarca test ettim. Evet, bana durmuşlardı. Aklıma İstanbul gelmiş; "acaba benim ülkemde sürücüler yayalara böyle davranabilecek mi?" diye düşünmüştüm. Aradan geçen 33 yılda artık bu uygulama, benim ülkemde de var ve yayaya yol vermek, nezaket kuralı olmaktan çıkıp, zorunluluğa dönüşmüş.
Artık öncelik yayanın... 81 ilde valiler yollara çıktı ve yayalara öncelik verilmesinin artık bir kural olduğunu sürücülere hatırlattı. Trafik Kanunu 74'üncü maddesine göre yayalara geçiş hakkı tanımlanıyor.
Trafik lambası, yaya geçidi olmasa bile yaya yola adım atınca araçların duracağı belirtiliyor, uymayan sürücüye 488 lira ceza geliyor. Tıpkı 33 yıl önce yaşadığım tecrübedeki gibi…
Ancak hayati bir sorun var; psikopat sürücüler aynı fikirde değil… Kurala uyanları özenle ayırt ediyor ve hatırlatıyorum; yaya geçidinde bana yeşil ışık yanarken üzerime gelen aracı uyarmaya kalkınca pompalı tüfekle üzerime yüründü. Ayağımın üzerinden geçen sürücünün kaportasına elimle vurduğum için tehdit edildim.
Sorun şu ki bu kurala uymayanlara pratikte müeyyide yok ve o bahsedilen ceza verilmeyeceği duygusu var bende. EDS benzeri elektronik kameralar? Onlar psikopatları görmüyor. Kırmızı ışıkta durmayan, yayayı ezse dahi salıveriliyor.
Benim şikâyetlerim hep takipsizlikle sonuçlandı. Endişem; kuralı hatırlatmaya kalkan yayaların üzerine araç sürecek psikopatların şerrinden nasıl korunacağımızdır.