Yerli çünkü cari açık veriyoruz. İhracatın ithalata bağımlılık oranı yüksek… Ara malı ithalatını azaltmak için yerli üretimi teşvik etmek gerekir. Katma değerli yerli üretimi özendirmek, cari açığı kapamaya yönelik en etkin adım olacaktır.
Milli çünkü teknoloji açığı veriyoruz. Ambargolardan öğrendik ki bazı kritik teknoloji ve endüstrilerde kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız. Elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz. Milli üretime bu yüzden mecburuz.
Peki, yerli ve milli kavramları neden gündeme geldi? Bunun en önemli sebebi, küreselleşmenin vardığı noktada, yerelleşmeyi tetiklemesi oldu. Şimdi küresel ve yerli kelimelerini bir arada zikretmek moda oldu. Zira dünya ekonomilerinde çok hızlı yerelleşme süreçleri başladı.
Arjantin'in Başkenti Buenos Aires'teki G-20 Zirvesi'nde temel tartışma konularının başında, "tek taraflı korumacılık" rüzgârı ve muhtemel sonuçları vardı.
Özellikle ABD, güç kaybının yavaşlatmaya yönelik "her şey ABD için" sloganına sığındı. Bu amaçla ticaret savaşı başlatmaktan dahi çekinmedi. Misal "benden yürüttüğün teknolojilerle benim ekonomimi vuruyorsun" gerekçesiyle ÇİN'e 300 milyar $ vergi cezası kesmeye kalktı.
Misilleme gelince ateşkes oldu. Türkiye dâhil pek çok ülkeye getirilen çelik- alüminyum vs. gibi vergilerin arkası gelecek gibi görünüyor. Çin de "Kuşak- Yol Projesi" dâhil, kendi ekonomisinin "yerli" özelliklerini arttırma telaşında…
Milliye gelince; kötü müttefik bizi sektör sahibi yaptı ve savunma sanayiinde dev adımlar atabildik. Ancak yeterli değil. Zira hava savunma sistemi için Patriot vermeyen ABD'nin yerine Rusya'dan S-400 talebimiz var ve ABD, F35 uçağına ambargo koyma söyleminde…
Görülen o ki savunma sanayii başta olmak üzere, gıda ve ilâç gibi kritik alanlarda milli üretimi çok daha fazla düşünmek, bunu gerçekleştirmek, teknoloji açığımızı gidermek için üniversitelerimiz dâhil daha fazla gayret sergilemeliyiz.
Netice; cari açık sorunumuz sebebiyle YERLİ, teknoloji açığı sorunumuz sebebiyle MİLLİ üretim gündemimizdedir ve karmaşaya doğru yol alan dünyada bu iki kavram daha da önem kazanarak zihnimizdeki yerini koruyacaktır.
Bize düşen; yerli ve milli kavramlarını "fetişizme" vardırmadan veya içlerini boşaltmadan, tanımını yapmak, ölçebilmek, teşvik ve takip edebilmek, akıllıca yönetebilmek olmalıdır.