Türkiye İstatistik Kurumu, geçen yıl ülkeyi terk edenlerimizin sayısının %42.5'lik artışla 254 bin 640 kişiye ulaştığını açıkladı. Bu, bana göre son derece dikkate alınması gereken bir veri ve gereğinin yapılması için hayati uyarı niteliğinde...
Oysa biz tersine beyin göçü programları ve teşvikler sayesinde daha önce dışarıya kaptırdığımız nitelikli gençlerimizi geri getirmeyi umuyorduk. Tam tersi oldu ve "nitelikli göç" kervanına yenileri katıldı.
Şu 2 soruya acil cevap bulmak zorundayız. Soru 1; neden bu insanlar göç ediyor?
Soru 2; giden gelmiyor acep nedendir?
Biliyorum hepimizin bu sorulara vereceği cevaplar vardır ama benim aradığım cevap veriye dayalı, sebepleri billurlaştıran ve çözüm için ilham verici niteliktekilerdir.
Yığınca STK'lardan biri bunu kendine iş edinip kapsamlı bir saha çalışması yapsa ve bu kanamayı elbirliğiyle durdursak...
Kanama çünkü beynimiz kan kaybediyor, can kaybediyor. 25-29 yaş aralığında yoğunlaşan göç dalgası, burada yetişmiş ancak onlara ikbal sunamadığımız gençlerimiz... Peki ya tersine beyin göçü programına ilgi gösterip gelenlerimizin başına gelenler?
Bu durumdaki pek çok gençle konuştum.
Söyledikleri, döndüklerinde kendilerine vaat edilen ortamın, yıkıcılığı ve yakıcılığı...
Üniversiteden örnek vereyim: Dünyaca ünlü üniversitede doktorasını tamamlamış ve ülkesine hizmet için dönmüş çocuklarımıza, asistanı kadar ücret önerme bir yana, onu bağladığımız bölüm başkanı veya dekanın mobbingleri...
Türkiye sıra dışı marka olmak istiyorsa sıra dışı beyinleri için cazibe merkezi haline gelmelidir. Elindeki entelektüel sermayeyi başkasına kaptırmamalı, geri kazandıklarını da mutlu etmeli, vasat beyinlerce harcanmalarını önlemelidir.