Aslında formül çok basit: Birleşip büyümek, büyüyüp birleşmekten çok daha iyidir. 2 ile 5 hacmindeki iki şirket, ayrı ayrı 3'e katlanıp birleşirlerse ulaşacakları değer, 133 birim ise... Bu iki şirket önce birleşip 7 hacmine ulaştıktan sonra 3'e katlandığında ulaşacakları değer 343 birim olur.
Bunu neden ilkokul düzeyi matematiğe indirdim dersiniz? Zira yıllardır bizim KOBİ'lere anlatmaya uğraşıyorum, bir arpa boyu yol alabildim. Belki karatahtaya çizersem, daha anlaşılır olurum diye düşündüm, bu grafiği hazırladım.
Mademki sistemi değiştirdik ve yeni yolda yeni ayakkabıyla yürüme kararı aldık. O halde acaba zihin yapımızı da değiştirsek ve "azıcık aşım, Kaygusuz başım" ölçeğini aşsak... Misal işbirliğine işbölümüne gitsek?
Birlikte iş yapma becerisi, bir yandan ölçek ekonomisini oluştururken diğer yanda kabiliyet havuzunu geliştiriyor, pazar risklerini azaltıyor ve rakiplere karşı üstünlük sağlıyor. Sorun iyiler ittifakı olmayışında...
Yeni dönemde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin özünde, performans yatıyor. Sonuç almaya odaklı, uzmanlığa önem veren ve çok fazla işbirliği-işbölümü gerektiren... Yönetişimin bu yaklaşımıyla uyumlu kurumlar, hele ki akort olabilirlerse, hızla yol alabileceğimiz ortada...
Biliyoruz ki yörede nitelikli KOBİ, bölgesel güç ve küresel marka olmak için ortaklık şart. Ancak ortağını dolandırmamak da şart... Temel soru şudur: Kendinizle ortaklık nasıl olurdu? İnanç iklimimiz uygun aslında... Hadis gayet net: "Allah buyuruyor ki: Biri diğerine ihanet etmediği müddetçe, iki ortağın üçüncüsü ben olurum. Biri arkadaşına ihanet etti mi ben aralarından çekilirim."
Ortaklık kültürünü benimseyen firmalarımızın başarısı göz kamaştırıyor. Ancak ortağını dolandırma zihin yapısındaki kurnaz KOBİ patronlarının da sistemde tutunamadığını görüyoruz. Büyümenin matematiğine ters düşenlerin kaybettiği dünyada kurnazlık yerine akıl, tek başınalık yerine ortaklık yapabilme becerisi hayati önem taşıyor, bilin istedim...