Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

2 foto arasındaki fark

Burada 2 fotoğraf görüyorsunuz. Birbirinden farklı 2 foto...
Birinci fark tarihte... İlki, Sputnik 1'in uzaya çıkışından tam 5 yıl sonra, 3 Eylül 1962'de çekilmiş. İkinci foto Elon Musk'un Tesla otosunu Mars'ın yörüngesine gönderdiği 6 Şubat 2018'de... Sputnik'ten tam 61 yıl sonra...
İkinci fark yerlerinde... İlki, Bandırma'nın Küçük Livatya bölgesinde... İkincisi Florida'da Kennedy hava üssünde... Amerikalıların 45 yıl önce ilk insanlı uzay seyahatini başlattıkları yerde...
Üçüncü fark rokette... İlkinin adı Marmara-1 idi ve etrafta toplananların alaycılıklarıyla 15 km'den fazla yükseldiği tahmin ediliyor. İkincisinin adı Falcon Heavy ve kargosu, Musk'un üstü açık Tesla'sı. İstikameti Mars, roketin ana gövdesi, yeniden kullanılmak üzere salimen yere indi bile.
Dördüncü fark heyecanda... İlki, bıyıkları henüz terlemeye başlamış Bandırma Feza Kulübü üyesi gençlerin tarife sığmaz heyecanları... Günler geceler boyu çizim masası üzerinde hesap yapan, atölyede yakıt deneyen ve ufkunu başka dünyalara diken çocuklarımızın kırdığımız umutları... İkincisi Elon Musk'un, bizim gençlerin yaşında başlayan ve daima takdir edilip beslenen heyecanın sürekliliği...
Beşinci fark teşvikte... İlki, bizim çocukların yaptıklarıyla alay etmekle yetinmeyip, Kirkor Divarci liderliğindeki ekibin atölyeleri ve projelerini yakıp yıkıp yok ettik. Onları doğmamışa çevirdik. İkincisi, Elon Musk'un defalarca başarısız denemenin ardından büyük bir adanmışlıkla başarması...
Altıncı fark kıvançta... İlki, onlarla gurur duymak yerine alay eden çevreleri... İkincisi, yalnızca şirketini değil, insanlığın uzay yarışını farklı boyuta taşıyan başarıyla gurur duyan dünya...
Yedinci fark sebatta... İlkinde biz vazgeçtik, ikincisinde Musk ve ekibi vazgeçmedi.
Biz bunu hep yapıyoruz ve roket maceramız tek örnek değil. Diğerleri mi? Buyurun okuyun;
DEVRİM: İlk otomobilimizdi. 1961'de 4 adet üretildi. Ankara Hipodrom'da resmigeçitte görücüye çıkardık; garajda yürüyen Devrim burada yürümedi, "benzin koymayı unuttuk" dendi ve ancak birini kurtarabildik. Tülomsaş müzesine terk ettik. Ancak şimdi 5 babayiğit ile yeniden deniyoruz.
ANADOL: 1966'da üretmeye başladık, ticarisinden yarış tipine (Böcek) dek pek çok modelini ürettik, Anadolu yollarıyla dolup taştı ve bir sabah "kaportasını eşek yiyor" manşetini attık, medya linciyle tarihe terk ettik.
HÜRKUŞ: Vecihi Bey, 1925'te "VECİHİ K VI" adlı kendi imalatı uçağını uçurunca önce askeriyeden sonra da cemiyetten uçuruldu, İstanbul-İzmir uçuşu ardından 15 gün ev hapsinde tutuldu, cenazesinde dahi bu mucit beyefendiyi terk ettik.
DEMİRAĞ: 10. Yıl Marşı'nda "Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan" dedirten girişimcimiz, 2.500 km ray döşemekle kalmamış ürettiği uçakları ihraç edecek kadar güçlenmişti. Sonra uçaklarıyla birlikte kendisini tarihin tozlu raflarına terk ettik.
KARAKURT: İlk lokomotifimiz. 1961'de raylardaydı. Eskişehir CER atölyesindeki 22 mühendisimizin göz nuru el emeği ve ülkemizin gururuydu. Daha sonra "burada üretilmişi var" dendi ve bizler yapıp işlettiğimiz Karakurt'u da bir gar kenarına terk ettik.
DİĞERLERİ: Yerim bitti öfkem bitmedi. 1633'te Lagari Hasan Çelebi'nin roketine, 1880'de Sadabad'daki sünnet düğününde Haliç'i alttan geçen ilk denizaltımıza ve benzer yüzlerce mucidin mucize başarılarına değinemedim bile.
Sorumu yineliyorum; yapabiliyor, işletebiliyoruz ve nedendir bilinmez terk ediyoruz. Sahi biz neden böyleyiz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA