Hep Birlikte Büyük Hedeflere temalı 26'ncı İstişare ve Değerlendirme Toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin ekonomik performansını değerlendiriyor; "15 yılda Türkiye'ye bir Türkiye daha kattık."
2001'den bu yana geçen sürede krizden çıkardığımız dersler ile AK Parti'nin hizmet siyaseti ve kalkınma odaklı yaklaşımı sayesinde 230 miyar $'lık milli geliri, 800 milyar $'a taşımakla kalmayıp, küresel ekonomiyle bütünleşme yolunda dev adımlar attık.
Şimdi, çok farklı bir dönemin eşiğindeyiz. Ekonomideki gücümüzün yansıması savunma sanayisi başta olmak üzere bu çetin coğrafyada yeni meydan okumalar bizi bekliyor. 15 yılda başardıklarımızı göz önüne alırsak, önümüzdeki 15 yılda Türkiye'yi taşımak zorunda olduğumuz dünya, çok heyecanlı hal alıyor.
Taşımak zorundayız diyorum zira dünya genelinde artan tansiyon, yükselen küresel tehditler ve coğrafyamızın ateş çemberiyle çevrili olması, bizlere yeni sorumluluklar yüklüyor. Bunların başında, güçlü ve caydırıcı ordu ihtiyacımız geliyor.
Bu da ancak çok daha fazla kaynak gerektirecek mücadelelerin finansmanında çok daha güçlü ekonomi anlamı taşıyor. Ben, geride bıraktığımız 15 yılı, Türkiye'yi üst gelir yörüngesine taşıyacak fırlatma rampasında ülkenin konuşlanması olarak görüyorum.
Şimdi; siyasetten ekonomiye daha çetin kulvarlar söz konusudur ve bilim, finans, yatırım gibi kavramların bileşkesinde ülkemiz için üretim seferberliği dönemi başlamalıdır. Üretim yoksa çok fazla kaynak öğüten güvenlik değirmenimiz, taşıma suyla dönemez.
Reform, yerli yersiz kullanarak içini boşalttığımız bir kavram olsa da yalnızca kamudan değil, özel sektörde de ihtiyaç duyulan dinamiklerin ifadesidir. Değer üretmeyen süreçleri ortadan kaldırmanın tam zamanıdır. Zira ordumuzun hayati mühimmata ihtiyacı vardır.
Zafer ile hezimet arasındaki ayırtta; güçlü ekonominin desteklediği Silahlı Kuvvetler, hayati rol oynar. 15 yıl sonrasında Türkiye'ye yeni bir Türkiye katmak istiyorsak, güçlendirilmiş ekonomiye mecburuz da…