Başımıza gelenin pişmiş tavuğun başına gelmediği bir yıldı 2016... PKK'lı teröristinden, DEAŞ'lısına, FETÖ militanı darbeci haydutların işgal girişiminden döviz saldırısına dek, normal bir ülkenin ancak 10 yılda kaldırabileceği travmaları yaşadık ve buna rağmen %2.9 büyüdük, fert başına milli geliri yeniden 10 bin $ üzerine taşıdık.
Yüzde 2.9 büyüme, yaşlanan ve yavaşlayan Avrupa yanı sıra pek çok ülke için "iyi" sayılacak bir rakam. Sorun şu ki, bunca badireye rağmen %2.9 büyüsek dahi, bu bize yetmez. Zira bizim uygarlık talebimiz daha büyük.
Sabah Yazarlar Kulübü üyesi dostlarla Referandum Buluşmaları için Mersin'deyiz. Akdeniz İhracatçılar Birliği salonunda, Yazı İşleri Müdürü Yahya Bostan moderatörlüğündeki panelin referandumu ele alış yöntemi, 16 Nisan'da aslında neyi oylayacağımızı irdelemek...
Fahrettin Altun mevcut sistemin eksikliklerini sıralarken, güçlü siyasal liderliğin kurumsallaşması anlamında Cumhurbaşkanlığı sistemini detaylandırdı. Daily Sabah Genel Yayın Müdürü Serdar Karagöz, Güney Kore ve ABD yönteminden örnekle, küredeki benzer sistemlerle anayasa değişikliği önerisini kıyasladı.
Avrupa Parlamentosu eski Milletvekili Ozan Ceyhun, "Avrupa'da Türk olmak her babayiğidin harcı değil" cümlesiyle referandum sürecinde AB ülkelerinin tutumunu aktardı. Benim üzerinde durduğum, "referandumdan evet çıkarsa Türkiye ekonomisi ne olur, hayır çıkarsa ne olur?" odağıydı.
Olacak şudur: Eğer mevcut sistemle devam eder, çift başlılığı gidermez, vesayetten kurtulmaz ve koalisyonlarla ifade edilen siyasi istikrarı sağlayamaz isek gelecek vaadimiz, vasat gelir tuzağında debelenmek olacaktır.
Ancak karar süreçlerini hızlandıran, liderliği etkinleştirip, vesayeti yok eden, bürokratik oligarşiyle zaman kaybetmeyip büyümeyi güçlendiren tercihimiz, bizi yüksek gelir grubuna taşıyacaktır. Üstelik bunu ben değil, Goldman Sachs gibi kurumların 2035 araştırmaları söylüyor.
Çin, ABD, Hindistan, Brezilya, Rusya, Endonezya, Meksika ve İngiltere'den sonra Türkiye'yi ilk 9 ülke arasına sokan senaryonun dayandığı temel 3 kriterden en önemlisi, yönetişim ve siyasal istikrar parametreleridir. Bu da bizi referandumun aslında 2035'te, Japonya, Fransa ve Almanya gibi ülkeleri de geride bırakıp bırakmama kararına götürüyor.