Yıllardır bıkmadan usanmadan araştırmaya geliştirmeye para harcarsanız ne olur?
Uzun süre hiçbir şey olmamış gibi görünür ama vazgeçmediğinizde, meyvelerini görürsünüz.
Tıpkı diktikten 5-6 yıl sonra zeytini dibine dökmesi gibi...
Teknokentlere bu açıdan bakınca 60 fidan içinde meyve vermeye başlayanlardan umutlanıyor, buradan çıkacak yeni girişimciler, yeni işler ile yarının Türkiyesi için daha fazla ümitvar oluyoruz.
Mesela İTÜ Arı Teknokent gibi...
1.5 yıl önce girişimcilik merkezini ziyaret ettiğimde "gelişmeleri izleyecek, bina ve masalara değil çıktılara bakacağım" demiştim. İş Geliştirme Direktörü Arzu Eryılmaz ben ve Metin Can'ı davet ettiğinde, sonucu görmek için koşa koşa gittik.
Gördüğüm, uzay merkezi görünümlü ofisten fazlası oldu. CEO Kenan Çolpan ile Deniz Tunçalp "burası mimari şaheseri olsa da başarı kriterimiz, kaç tane milyarlık girişimciyi ekosisteme kazandırdığımızdır" görüşünde...
Arı Teknokent, İTÜ'yü de değiştiriyor. Dünün mezun olma derdindeki öğrencisi burada diploma değil "acaba buradan şirketimle mezun olabilir miyim?" motivasyonuna erişmiş.
Yarının Türkiyesi için olmazsa olmaz "sanayiüniversite işbirliği" yarım asırdır sözde kalmıştı zira bunu hayatla ilişkilendirecek kurumları unutmuştuk. Yeni nesil teknokentler bu açığı da kapayacak gibi görünüyor.
Yeni nesil derken anlayışın değişmesini kast ediyorum. Misal ileri aşama girişimcilik merkezinde katılımcılar ücret ödemek zorunda.
Bu sayede "zombi girişimci" kolaylığı da ortadan kalkacak.
Start-Up dediğimiz erken aşama girişimci fikrini de moda haline getirdik fakat ortada "start" çok olsa da "up" yoktu fazlaca...
Gördüğüm İTÜ Arı Teknokent, devrimci anlayışıyla her yıl hiç değilse 1 milyar dolarlık unicorn yetiştirip yarının Türkiyesi'nde uygarlık yörüngesine çıkarabilecek. Biz de bu süreci merakla ve gururla izleyeceğiz.