Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli'nin önceliklendirdiği arazi ölçek sorunu, bir an önce çözülmesi gereken asırlık dertlerimizden biri...
Canikli arazi bütünleştirmeye dair yeni kanun tasarısından söz ediyor.
Amaç parçalı, hisseli, göç ve benzeri sebeple ekilemeyen arazilerin devlet tarafından sahipleri lehine kiraya verilmek üzere üçüncü kişilere yönelik düzenleme getirmek...
Ölçek sorunu çeken tarımın paramparça yapıdan kurtulması için bir an önce hayata geçirilmesi gereken projedir bu... Bir o kadar önemli olan, arazi bütünleştirme projesinin hızlandırılması halinde tarımda başka bir vitesle yol alabileceğiz.
Daha önce defalarca önerdim, tarlayı değil, ürünü bölelim diye... Her nesilde dörde bölünen bir arazi, ne kadar büyük olursa olsun, eninde sonunda halı saha boyutuna düşecektir. Veriminden bağımsız, çok değil 3 nesil sonra, ekonomik olmaktan çıkacak ve mirasçılarını fakirleştirecektir.
Türkiye şu anda miras yasasını, arazi toplulaştırması odağına çekmediği sürece, geleceğinden yiyor, torunlarına kötülük ediyor. Zira parçalı ve hisseli arazilerin modern işletmecilik esaslarına göre bütünleştirmedikçe, ölçek ekonomi şansını harcıyor demektir.
Bir yapı düşünün, paydaşları bölünerek çoğalıyor, yapı yerinde sayıyor. Böyle bir yapı "sürdürülebilir" olamaz. Mantığa da hayatın pratiğine de ters. Fakat böylesi yapılar var ve biz buna "ölçek sorunu" diyoruz.
3 milyon 100 bin işletmenin ortalama işletme büyüklüğü 6 hektar ve bunun da 7 parseli var. Miras hukuku bizde toprak üzerinden yürüdüğü için her kuşakta mitoz bölünen işletme, bir süre sonra ekonomik birim olmaktan çıkıp, maliyet kuyusu halini alıyor. Az olsun benim olsun zihin yapısını terk etmeliyiz.
Yapılması gereken, toprak paydaşlığı ile ürün paydaşlığını ayrıştırmak... Tarımsal işletmenin ölçeğini korurken, miras üzerinden "ürünü" yani bu işletmenin zenginliğini pay etmek... Ölüm hak miras helal diyor isek, tarım işletmesinden helal gelir elde etmek için de toprağın bütünlüğünü korumak gerekiyor.