Kim yazıyor bu yazıları duvara bilinmez... "Vizyon- Misyon- Değerler" diye başlamıyorlar mı, kanım tepeme çıkıyor. Sanki işi şirket duvarları için grafiti üretmek olan gizli bir örgüt varmış gibi. Hangi yönetim katına çıksan, duvarda aynı şeyler: Vizyonumuz... Misyonumuz... Değerlerimiz...
Aklıma Reşat Nuri'nin Dudaktan Kalbe adlı romanı geliyor. Duvarda durduğu gibi kalpte durmadıkları kesin. Aslında duvardan kalbe daha uzun yolları olduğu aşikâr şirket grafitilerinden söz ediyorum.
"Vizyon- Misyon- Değerler" üçlüsü, tıpkı MFÖ gibi bir şey. Üçü bir arada kullanılınca kurumsallaşmaya iyi geldiğini filan sanıyoruz. Batılı "guru"lar, herkesin bir vizyonu olmalı demiş. "Geleceğin nerede şekilleneceğini öngörün" demiş. Bir de "misyon edinin" diye ilave etmiş. Bu geleceğe akışta "şirketin varlık sebebini tanımla"yı öğütlemiş.
O halde bize misyon da lazım. Yeter mi? Yetmez; "değerler"in yoksa değerin yok. O halde şirket duvarında KDV levhası gibi bir de "değerlerimiz" layihası şart oldu artık. Hadi onu da edinelim.
Şu sıra moda, "inovasyon, yönetişim, küresel ısınma" ya da her neyse, derhal bir vizyon oluşturalım. Sonra da şirket yılsonu hedefinin, misyonumuz olmadığına uyanamadığımızdan, bir de "misyonumuz" diye levhamız oluversin.
Dürüstlük pek revaçta, müşteriye saygı da öyle... Çalışan memnuniyeti, sosyal sorumluluk gibi hikmetli lafları da alt alta yazdık mı, kurumsal muskamızı artık duvara asabilir miyiz? Asarız tabii, kim tutar bizi...
Bu arada "sıra dışı" olmak adına "sıradan" davrandığımızı bize unutturacak birkaç fiyakalı sunum da yapsak, fena olmayacak. İyi de duvara astıklarımız, hayatımızı değiştirmedi. Acaba neden?
Yalnızca çalışanlarımız değil, tepe yönetimdekiler dahi "vizyon" diye duvara astıklarımızdan tek kelimesini aklında tutamıyor. Acaba neden?
Bizi rakibimizden veya bir diğer firmadan farklı kılan "özdeğerimizi" bulup çıkarmak yerine, "sosyal sorumluluk şu sıra pek moda şekerim" kabilinden duvar grafitilerini seçiyoruz. Acaba neden?
Acaba bu "vizyon- misyon- değerler" muskasını yazmak için harcadığımız dikkat kadar, bu yazılanları "dudaktan kalbe" almak için rikkate harcasak, daha iyi olmaz mı? Dikkat aklın odağı ise, rikkat de kalbin odaklanmasıdır zira.