Cari açık, bir ülkenin ürettiği malların ihraç sonucu getirdiği gelirin, ülkenin yurtdışından ithal ettiği mal ve hizmetlerden az olmasına diyoruz. Devletlerarası ithalat ve ihracat, hizmetler ve transfer gibi 3 kalemden oluşur ama ben işin tekniğini anlatacak değilim.
Anlatmak istediğim, her birimizin bu cari açık değirmenine karınca kararınca su taşıdığımızdır. Tam da bu yüzden "bireysel cari açık" tamlamasını oluşturdum. Ne mi demek istiyorum? Yazayım...
Misal cebimizdeki cari açık... Geçen yıl 16 milyon akıllı telefona 6.5 milyar $ yatırdık. Bu sene yeni modeller "yakıyor" ama cepleri de yakıyor. Belli ki üçte birimiz telefonunu yenileyecek.
Şu anda her biri farklı oranda yerlileştirilmiş kendi markalarımız var ama... En fiyakalısı ve en pahalısını, gerekirse boğazımızdan kısarak alıp, cebimize koyuyoruz. Allah muhafaza, yerli telefon ile görülüp ayıplanmak(!) istemeyiz...
Bitmedi, bu cep telefonu sadece cihazdan ibaret değil ki... İçindeki uygulamalar para, o uygulamalar ile yapılan e-ticaretten edinilenler para ve çoğu cari açık... TÜİK verilerine göre son 15 yılda 168 milyon telefona ödediğimiz 23.5 milyar $, Akkuyu Nükleer Santrali'nin yatırım tutarını dahi aşmış durumda.
Bitmedi; 1 Nisan itibarıyla geçtiğimiz 4.5G ile sadece bant genişliğimiz değil, cari açığımız da artacak. En az 25 milyar $, baz istasyonları, cihazlar ve yüksek hız sayesinde cari açık olacak. Zira bu teknolojileri, cepleri kadar kafaları da akıllılar üretiyor ve bizim fiyaka merakımız üzerinden döviz kazanma konusunda hayli mahirler.
İleri teknolojiye karşı değilim. Aksine yıllardan bu yana savunduğum kavram budur fakat bir farkla; bunu ben üretiyorsam ve bu teknoloji ile daha fazla kazanabiliyorsam...
Lütfen şu soruma bir cevap: "Nerdesin aşkım burdayım aşkım" demek için bana 3G yetiyordu. 4.5G ile gelen hız acaba üretimi mi tüketimi mi artıracak? Aradaki fark, bireysel cari açığımızdır. Misal "bugün ne kadar cari açık yaptın?"