Temel sorun şu: Ekonomi politikte serbest piyasa, çözdüğünden daha fazla sorun çıkarabiliyor ve "kontrol" kaçınılmaz olabiliyor. Nitekim son Ekonomi Nobeli'nin "piyasanın gücü ve düzenlemelere dair katkı" çalışmasıyla Jean Tirole'ye verilmesi tesadüf değil.
Hele ki küresel krizle sonuçlanan kontrolsüz serbest piyasa güçlerinin ulaştığı tahrip gücü, nükleer savaşa eşdeğer yıkımlarla boy ölçüşecek boyuta tırmanmışken...
Yakın gelecekte hangi kavramların iktisatçıları meşgul edeceğini, verilen Nobel'in konusundan zaten biliyorduk. Burada yeni olan, G20'nin de başkanlığını üstelenen Türkiye'nin bu alanda öncü adım atıyor olmasıdır.
Bundan 20 yıl önceki İktisat Nobeli John Nash'ın "Oyun Teorisi"ne verilmişti. Yankısı o kadar sürdü ki 20 yıl sonra dün verilen Nobel'de dahi etkili oldu, Akıl Oyunları filmine senaryo oluşturdu.
Son Nobel ödülünü kazanan Jean Tirole, birkaç güçlü şirketin bulunduğu endüstrilerin nasıl anlaşılabileceğini açıklığa kavuşturma üzerine çalışmış bir iktisatçı. Tezi serbest piyasa ama o kadar da serbest değil. Düzenleme şart.
Peki, düzenlemeler (regülasyonlar) neden bu kadar önemli? Serbest piyasanın kuramcıları bize "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" diyordu. Sonra yeni teorisyenler geldi ve bize "her şeyi yoluna koyan görünmez elden" söz etti.
Ancak son çeyrek yüzyılda görünmez elin davranışlarını sorgulayan gelişmeler yaşadık. Üzerimize gelen bu görünmez elin, kimin sırtını sıvazlayacağı, kimin suratına yumruk indireceğini kestiremez olduk.
Misal 30 yıl önce 30 küresel markanın olduğu otomobil endüstrisini bugün 6 sendikasyon yönetiyor ve pazara yeni gireceklerin üzerinde olağanüstü belirleyici olabiliyor. Hal böyle olunca inovasyon odaklı, yeni fikirlerle dolu, daha verimli ve devrimci şirketlerin yeşermesi hayli zorlaşıyor.
Tirole'nin çalışmaları, yasal düzenlemelerin bu gibi piyasa güçlerinin nasıl yönlendirebileceği, kontrol edileceği, düzenlenebileceği yönünde genel ve kapsayıcı teorik çerçeve sunuyor bize...
Nitekim Hükümet'in "kurallı serbest piyasa ekonomisi" başlığı altında atacağı radikal adımlar, ekonomik gerekçesi olmayan her türlü rantı denetleme ve kaynakları üretime sevk etme yönünde kamu düzenlemelerini tarif ediyor.
Cumhuriyetten bu yana sermaye sorunuyla boğuşan Türkiye'de sermaye birikimi gelişmez iken "servet birikimi" oluşması, serbest piyasa bazı kuralların şart olduğunun da göstergesi...