Petrol 40 $'a doğru gerilese de yakın gelecekte kıyamet, enerji üzerinden kopacağa benzer. Sonuçta her toplum, kurum, şirket ve birey, dinamizmini dayandıracağı enerjiye ihtiyaç duyar.
Enerji verimliliği, kamunun derdi iken bugün her birimizi ilgilendiriyor.
Öyle ki şirketler sosyal sorumluluk projelerinde karbon ayak izi, atmosfere salınan sera gazı, tasarruf edilen elektrik gibi göstergeler koymaya başladı.
Mesela Koç Topluluğu, 5 yılda çevresel etkilerde azalma sağlayan harcama ve yatırımlara 910 milyon lira harcadı ve bu sürede 1.7 milyon hanenin elektrik kullanımına denk düşen 17 milyon gigajoule tasarruf sağladı. Su tasarrufu da 74 bin hanenin tüketimine eşdeğer; 57 milyon metreküp oldu. Enerji Hanım projesini hatırlıyorum. Bakanlık ev kadınları üzerinden %15 tasarruf hedeflemişti. Devamında işyerleri, fabrikalar gelecekti. Hatta enerji tasarrufunun okullarda öğretilmesi, enerjide kişisel sorumluluk bilinci oluşturulması gerekiyor. Zira tasarrufu yanlış biliyoruz.
Hani enerji tasarrufu her gündeme geldiğinde, iki ampulden birini söndürüyorduk ya meğer toplam enerji faturasının %5'ine denk gelen aydınlanma masrafından kısıyormuşuz.
Üstelik ışık konforumuzu daraltarak.
Oysa bir evin enerji faturasının %80'ini, ısıtma ve soğutma enerjisi oluşturuyor. Enerji obur binaların asıl büyük derdi soğutma ve ısıtma giderleri ve bir alanı soğutmak için harcadığımız enerji, ısıtmadan 3 kat fazla! Hal böyle olunca enerji verimliliğinin omurgasına ısı yalıtımı oturuyor.
Isı yalıtımı inanın tasarımından çatı, temel ve dış cephesine, penceresinden kapı ve bacasına dek "yalıtım bilinci" demek...
Bina maliyetinin %3'ü tutuyor ama 2.5 yılda karşılığını veriyor, izleyen yıllarda faturayı %50 azaltıyor.