Çeyrek asır önce yıkılan Doğu Bloku'nun en hızlı dönüşen ülkesi Gürcistan'dayız. İş Bankası'nın başkent Tiflis'teki şube açılışında Genel Müdür Adnan Bali, burada bulunma gerekçesini anlatıyor: "Türkiye'nin bankası olmayı sürdürürken bölgesel oyuncu olmak için çalışıyoruz."
İş Bankası'nın kuruluş yıllarında da durum böyleydi aslında... Bölge ülkelerinde tüccarlar kasalarında lira saklardı. Türk Lirası'nın sinyorajı söz konusuydu. Sonra içimize kapandık ve bu özelliğimiz gitti. Rahmetli Özal ile yeniden dışa açıldık ve bugün İş Bankası örneğinde olduğu gibi bölgesel güç olma iddiamızı hayata geçiriyoruz.
Adnan Bali, Gürcistan'ı niş pazar olarak niteliyor: Okuryazarlık oranı %100, kayıt dışılık oranı %0 olan, hukuk altyapısı sağlam, iş yapma kültürü gelişmiş ve en fazla reform yapan ülke... Hal böyle olunca İş Bankası bölgesel oyuncu stratejisinde Tiflis'e kayıtsız kalamazdı.
Nüfusun 3'te birinin 25 yaşın altında olduğu genç, yani bize benzeyen, daha rafine, daha küçük bir ülkeyi tanımlıyor Adnan Bali... Şeffaf bilançoların, veriye dayalı bankacılığın en uygun iklimi... Gürcistan'daki açtıkları şubenin bankacılık hizmetinde oluşturacağı fark, böylesi zeminde yeşerecek.
Adnan Bali'nin tezi şu: "Bir yeri hem tanıyarak hem de varlığınızı oraya yavaş yavaş oturtarak böylelikle de hızla bir piyasa payını satın almak değil, o piyasa payını inşa etmek, oluşturmak..."
Genel Müdür Yardımcısı İlhami Koç, 100 milyarlık aktif büyüklüğüne sahip İş Bankası'nın yurtdışı şubelerinin toplam içinde %10'a ulaştığını söylüyor. Bu da Bali'nin bölgesel güç olma vizyonunda maraton koşucusu gibi davranmanın doğruluğunu ortaya koyuyor.
Peki, Türkiye'nin bölgede finansal güç haline gelmesi, kolay bir süreç mi? İş Bankası deneyiminden öğrendiğim şu oldu: "Kolay demedik ki... 'Mümkün' dedik."