Pekin'den Roma'ya giden İpek Yolu, Hindistan'dan İspanya'ya giden Baharat Yolu ve Baltık'tan Akdeniz'e inen Kehribar Yolu, Osmanlı'nın kavşağından geçerdi. Yol, ekonominin can damarıdır. Ne üretiyor olursanız olun eğer onu müşteriye ulaştıracak yollarınız yoksa tıpkı kansız kalmış beden gibi, ekonomide sağlıktan, zenginlikten söz edemeyiz.
Bu yolların hâkimiyeti bize cihan imparatorluğu sundu. Derken yollar üzerimizden kaydı. Pusula sayesinde ticaretin otobanları okyanusa indi ve zenginlik, el değiştirdi. Son çeyrek yüzyılda ticaret yollarında baht yıldızı yeniden Türkiye burcuna girmiş görünüyor.
Sanal yolların önemli bir üyesi ve hava ulaşımının "kural koyucu" ülkesi halini alıyoruz. İhracattan üretime dek dünyanın yüzde 1'ini yöneten Türkiye'nin havayolu ulaşımından 30'da bir pay alması, yakın gelecekte farklı zenginlik alanlarını da beraberinde getirecek.
Üçüncü Havalimanı'nın nicel büyüklükleri, "büyüleyici" olabilir. Fakat bundan daha önemlisi, havayolu kavşağındaki İstanbul'un dünyada değişecek ağırlığıdır. Kürede 1 milyon yerleşke, 18 bin turizm varış noktası, 1000 metropol ve 100 megapol bulunuyor.
Üçüncü Havalimanı sayesinde yerkürenin yeni kavşağı haline geliyoruz. Jules Verne Arzın Merkezine Seyahat romanıyla ufkumuzu yer kürenin çekirdeğine taşımıştı. Şimdi arzın yeni merkezi, İstanbul oluyor. Atlantik ile Pasifik arasındaki kuzey yarıkürenin zenginliğini taşıyan bu seyahatin en önemli kavşağıyız.
Küreyi etkileyen ülke olma yolunda dev bir adım atıyoruz. Havalimanıyla birlikte, 2023'ten bugüne bakarak gelecek tarihçesi yazabiliriz artık.
Yolcu trafiğinden aslan payı bir yana, dev şirketlerin merkezleri İstanbul'a taşınacak. Küresel organizasyon, zirve ve toplantılar bu kavşakta kümelenecek.
İlk 10'a girmek için böyle adımlar şart zaten...