Biliyorum abartılı bir istek gibi görünüyor ama gerekçelerim var. CERN İsviçre'deki Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi'nin adı. Evrenin oluşumuna dair teorilerin dahi denendiği yer. 60 yıl önce kurulmuş 10 bin bilim adamı çalışıyor.
Önümüzdeki on yıllarda bilimdeki temel gelişmelere imza atacak deneyler, burada yapılıyor. Türkiye de bu platformun üyesi olma yolunda. Eğer deney seti ve laboratuvar standartlarımızı uyumlu hale getirirsek, tam üyesiyiz. Bu sayede üretilecek olan know how'un da doğal ortağı olacağız.
Bizim Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi'miz vardı. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'na bağlı çalışan ama şimdiye dek ne ürettiğini bilemediğimiz nostaljik bir kurumdu. 1980'lerde Çernobil patlayınca bizim büyük gazetelerden biri "Küçükçekmece de patlar mı?" diye manşet atmıştı.
Nükleer enerji, her dönem toplumun dikkatinde olmuştur. Sadece enerji santrali boyutuyla değil aynı zamanda çevre felaketleriyle de gündemin ilk sıralarına yerleşmeyi bilmiştir. O haberler çıkınca haftalarca bu kurumu araştırdım. Gördüm ki bizim Küçükçekmece, patlasa patlasa, can sıkıntısından patlar.
Vesayet çağlarında kendi bilimsel altyapımızı geliştirmediler. Başarılı mühendislerimiz ya intihar(!) etti veya sindirildi, söndürüldü. Makine Kimya'daki (MKE) kazaları hatırlıyorum. Ancak şimdi CERN ile ortaklık düşünen Türkiye, neden kendi üniversitelerinden bir veya birkaçını bu işe odaklamaz?
Gelecek ay CERN'e gideceğim ve orada inşa edilen yarının dünyasında, bizlerin nasıl pozisyonlandığını inceleyeceğim. Bizde bu alanda zaten yıllardır çalışan bilim insanlarımızın var olduğunu biliyorum. Köklü üniversitelerimizde atomu kendine iş edinen yerli CERN türü kümelenme sağlayamaz mıyız?
CERN'e para verelim ortak olalım da yığınca farklı alanda kendi CERN'lerimizi kurmaya da cesaret edebilelim.