Merkez'in faiz kararını gece yarısı açıkladığı 28 Ocak saat 24:00'ü hatırlıyorum. aHaber'de, Duygu Leloğlu ile gece bülteninde idik. Para Politikası Kurulu'nun faizi %4,5'ten %10'a zıplattığı an, hepimiz şok yaşamıştı. Hatta Merkez'i faiz artışına zorlayan cephe dahi; "bu kadarını, 5,5 puan tırmandıracağını beklemiyorduk" diyordu. Hangi Merkez'in kararı olduğunu hala öğrenemediğim bu faiz artışına gerekçe olarak çıldırtılan döviz, 2.39'u gören dolar gösterilmişti.
Benim yorumum şu oldu; "Dolar yine 2.10'lara iner ama tırmandırılan faiz, beraberinde büyümeyi de götürerek, uzun süre yüksek tutulur."
Bugün dolar 2.10'un altını gördü ama faiz, %10'un üzerinde… Büyümeye fren etkisini hissediyoruz ve ekonominin iki büyük müdahaleye rağmen dinamizmini koruması, gözlerimizi Merkez'in faiz kararı üzerine yoğunlaştırdı. Büyümenin önünden faizi çek diyoruz Merkez'e… Bunu sadece piyasa değil, derdi büyümek olan herkes istiyor. Başbakan'ın faizlerin inmesine dair sözleri yanı sıra, bizzat Merkez'in 21 yerde yaptığı anketten de aynı sonuç çıktı; faizi indir…
Seçim sonrası sandıktan çıkan siyasi istikrarın da yardımıyla bugün ekonomi, bahar canlılığında… Yatırım haberleri art arda yağmaya başladı. Cari açığı daraltmaya dair olumlu sinyaller gelmeye devam ediyor.
Ancak bu süreçte karşı cephe de saflarını sıklaştırmaya başladı. Aralarına Babacan'ı da katmış görünüyorlar. Merkez'in bağımsızlığı yeniden vurgulanmaya başladı. Peki, Merkez, büyümesini yavaşlattığı Türkiye'nin istikrarından bağımsız olabilir mi?
"Fiyat istikrarı ana hedefimdir" deyip enflasyon bahanesiyle faizi hala yukarıda daha ne kadar tutacak? Bakalım Merkez ve Babacan; büyümenin önündeki faiz tümseğini indirmemek için hangi yeni bahaneler sıralayacaklar…