Okyanus ötesinden gelen dalga, Türkiye'de paralel yapıları da ortaya çıkardı. Yargıdan bürokrasiye, iş dünyasından STK'lara dek hemen her kademeye uzanmış ahtapot kollarından söz ediyoruz.
BDDK'daki paralel yapıyı ses kasetlerinden öğreniyoruz. Geçen yıl, bankaların kredi kullananlara ve mudilere yönelik uygulamalarında BDDK'nın zaman zaman çalıştırılmadığını yazıp durduk. Hatta öyle ki "BDDK kime hizmet ediyor?" diye sorguladık.
Anlıyoruz ki finansın denetleyici kurumlarından BDDK içindeki köstebekler, paralel yapıların lehine düzenlemeler yapıyor, dilediğine geçit verip istediğini durdurabiliyor. Milyonlarca mudinin haklarını korumak ve bankaları denetlemek görevi, ahtapotun kapsama alanına girmiş...
Ahtapotun kolları acaba başka hangi kurumlara uzanıyor? Sadece kurumlara mı? Neredeyse ülkenin her yerine uzanan, kolunun yettiği yerdekilere "ayar veren" bu yapı, her yeni bilgide daha da görünür hale geliyor.
Görünür hale geldikçe bu kollar budanıyor. Ancak o kadar çok ve öylesine karmaşık ki... Yerine yenisi biten kertenkele kuyruğu gibi... Paralel yapıların uyguladığı "algı yönetimi" de mürekkep balığının ardında bıraktığı karartmayı andırıyor.
Yolsuzluğu ön plana koyup Halkbank'ı infaz ediyor, 25 günde faizi 95 baz puan tırmandırıyor, kredi maliyetini 5 milyar $ artırıyor, dövizi zıplatıp Borsa'yı alaşağı ediyor. Yetmezmiş gibi ekonominin temel direklerini, yargıdaki kollarıyla sarmalıyor, bürokrasideki oligarklarıyla ona haraç ödemeyen işadamlarını kasetliyor, sindiriyor.
Soru şu: Bir ahtapotun saldırısına uğradığınızda ne yaparsınız? Cevabınız eğer "o kolları keserim" ise, beyhude uğraştır bu... Ahtapotun beyni, hangi okyanusun ardında ise bulup yok edilmedikçe kollar yenilenecektir.