Ahmed Arif "33 Kurşun" şiirinde böyle haykırıyor, "dost elinin hançersizliğine" özleminde... 17 Aralık uluslararası operasyonunda ateş hattına atılan ekonomi dün, verdiği tepkiyle Borsa'yı zıplatıp döviz ve faizde geri adımı beraberinde getirdi. Soru şudur: Bu tepki geçici mi?
Hayır geçici değil, kalıcı... Zira test edilen ekonominin parametreleriydi ve gördük ki tek kurşunla ölmeyen gücü, zırhından plakalar sökse de önümüzdeki dönemde yeni operasyon dalgalarına karşı dayanacaktır.
Dün Bülent Arınç "yabancı basının ilgisinden şikâyet etmeyiz. Yeter ki doğruları yazsınlar" diyordu. Yabancı basının Türkiye ekonomisine ilgisinde 17 Aralık operasyonuyla birlikte "patlama" yaşandığını gözlemliyoruz.
Misal dün gündeme getirilen "Türkiye'nin ekonomik kırılganlığı" söylemi, içerideki etki ajanları tarafından servis ediledursun, kullanılan ifadeler, bir sonraki kurşunun nereye sıkılacağına dair bize fikir veriyor:
"NATO üyesi, AB adayı Türkiye, 11 yılda GSMH'yi 3 katıyla 822 milyar $'a çıkardı ancak özel sektör borçları, cari açık riskleri yabancı sermaye akışını riske atıyor." Türkü hep aynı türkü ama... Sazlarda tel değişti, bunu hesaba katmıyorlar.
Halkbank infazıyla İran ve Irak petrol parasına aracılıktaki pazar kaybımız, hükümet karşıtları tarafından dahi "ihanet" kelimeleriyle kabul edilemez bulunuyor. Yolsuzluk varsa sonuna dek araştırılsın ama banka infaz edilmesin diyorduk, gördük ki toplumda bu duygunun karşılığı varmış.
İyi ki varmış. Neticede ateşle imtihanını başarıyla geçen ekonomi, kırılganlıklarını onarmada daha hızlı refleksler geliştirmesini, kendi ülkesini batırmayı asla düşünmeyen aklıselim yurttaşlar sayesinde başaracak.