Erbil, çok değil 10 yıl içinde bölgede yatırım üssü olacak ve doğru zamanda doğru riskleri alıp buraya gelen yatırımcılarımız da kent ile paralel büyüyecek. Her tarafı şantiye görünümündeki Erbil'in önemi, Kuzey Irak Kürdistan Yönetimi'nin merkezi olması… Petrol, muhteşem vedaya hazırlanıyor. Çeyrek yüzyıl sonra daha da değerli hale gelecek ve büyük ihtimalle fosil yakıt, bütün gezegende tükenmiş olacak. Kuzey Irak'ın "son büyük kaynak" olduğu biliniyor.
Irak'ın petrol gelirleri, Irak halkına ait ve Kuzey Irak'ın bu petrolden anayasal hakkı %17,5 düzeyinde. Ancak Bağdat yönetimi güvenlik parasını keserek bunu fiiliyatta %10,5 seviyesinde tutuyor.
Düzeyi ne olursa olsun buradaki petrolün Batı'ya sevkiyatında yalnızca boru hattıyla enerji koridoru olmayacak, aynı zamanda petrol gelirine aracılık yapacağız. Halkbank, tam da bu noktada stratejik role sahipti.
Sahipti diyorum zira 17 Aralık operasyonu ile küresel itibarı sarsılan Halkbank'ın aracılık işlemlerini JP Morgan'a verme kararı gündeme geldi. Her ne kadar Türkiye bu konuda "son sözü söylemedik" dese de Halkbank linçi ile kendi elimizi zayıflatmış olduk.
Irak'ta Halkbank petrol parasında devre dışı kalırsa ne kaybeder? Öncelikle yılda 11,5 milyar $'lık işlem hacmi kaybı söz konusu… 2018'de Kuzey Irak'ın yıllık 108 milyar $'lık petrol ihracatı söz konusu ise kaybımızın gelecekte giderek büyüyeceğini söylemek mümkün.
İkinci kaybımız, küresel marka olma iddiamızın yara almasıdır. 2023'te ilk 10 ülke olma iddiası, küresel en az 10 marka olmadan mümkün değil. Halkbank İran ambargo sürecindeki cesur tutumu ile bölgesel marka oldu bile.
Ancak bankanın bilgilerin "yolsuzluk soruşturuyorum" diye ortalığa saçanların, yalnızca Türkiye değil, Hindistan ve Çin gibi diğer müşterilerine ait mahrem bilgiyi de Halkbank'ın küresel rakiplerine verip vermediğini bilmiyoruz.
Soru şudur? Bir ulus, kendine bunu neden yapar? Koruyup kollaması gereken şirketlerini, "yönetimi yıkma" uğruna finansal tiranların önüne atar? 17 Aralık'tan bu yana yazıp çiziyorum, gelen eleştirilerin "yolsuzluklar araştırılmasın m?" sorusuna odaklandığını görüyorum.
Yolsuzluk, her coğrafya, inanç ve sistemde; yıkıcı bela… Kayıp Yıllar 1990'larda yolsuzluklardan çok çektik. Eğer varsa sorumluları, sonuna dek soruşturulsun, her kuruş kamu hakkı onlardan ziyadesiyle geri alınsın.
Ancak evde hırsız mı var kuşkusu ile evi yakmaya kalkmak, tam bir ahmaklık örneğidir ve bu zaafını kullanan küresel rakiplerin, yılların gerisinden büyük mücadelelerle kazandığın başarıyı, elinden alabilirler.
Sana da "yolsuzluk soruşturdum" madalyası kalır. Eğer bu zihin yapısıyla gidersen, bir araya getirebilecek yakan kalmışsa…