Açık iyi bir şey değildir. Aç ve açıkta olmayı çağrıştırır ki öyledir. Benim tanımım şu: Açık, ihtiyacı karşılamama hali... Ayağa yetmeyen yorgan... Ya derin kuyu veyahut kısa ip...
Bu yüzdendir ki ben cari açığı da bütçe açığını da "akıl açığıyla" özdeş tutarım ve daha fazla aklın, sürdürülebilir çare olduğuna inanırım.
Devletin üretim ekonomisine sağladığı yığınca destek vardır ve yatırımcıya altyapısı hazır arazi sunmak, bunların içinde ilk sıralarda gelir.
Beklenti, yatırım yapacak olanın önünü açmak, ona destek sunmak...
Fakat tecelli, bu arazilerin "etik açık" yüzünden istismarına dair binlerce örneğin önümüze konulması olmuştur. Bugün araziyi kuluçkada tutanı sorgulayan yeni bir zihin yapısına vardık. İyi de yaptık.
Yan sayfanın manşetinde detayları okuyabilirsiniz.
Benim dikkat çekmek istediğim, teknopark gibi inovasyon için elzem arazilerdeki benzer kötü kuluçkalardır. İleri teknoloji kümelenmesi için kamu, üniversite yakınlarında teknoparklar kurmuş ve burada "kuluçkalar" oluşmasına izin vermiştir.
Amaç, bu kuluçkalardan binlerce kartal uçurmak, ekonominin ihtiyaç duyduğu katma değerli üretimi geliştirmek idi.
Burada da tecelli farklı... Çoğu teknokent bugün "emlak ofisine" dönüşmüş durumda.
İçeride "amaca uygun yenilikçi üretim" yerine, organize sanayideki egzozcu şirketler türemiştir.
Üstelik burada yer almak isteyen ve hedefi inovasyon olan şirketler, hava parasına astronomik emlak maliyetine katlanmak zorundadır.
Ben, teknokentlere aktarılan kaynakların kısılması taraftarı değilim. Fakat üretmeyen kuluçkaların da artık sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.