Bunu bilmek adına neler yapmadık ki... Geleceğin bilinmezliğini bilmemiz, ona dair tahminler yapmamıza engel değil. Kahve falından kristal küreye, cinlerden müneccimlere dek işi "geleceği tahmin etmek" olan milyonlarca insan... Bedeli bazen Faust'a ruhunu sattırabilen dizginlenemez gelecek merakı.
Tarihe bakınca gelecek merakının "belirsizliklerin çoğaldığı" dönemlerde arttığını görüyoruz. Bu, kürenin tamamı veya ülkeler için olduğu kadar, kurumlar ve kişiler için de geçerli. Gelecek kaygısı, ona dair öngörüleri çoğaltıyor. Ortalık kendi ürettiğimiz Nostradamus'lardan geçilmiyor. Geleceğe dair isabetli tahmin için "onu inşa etmek" gerektiği söylenir. Doğrudur. İleriye dair hedef koymak zaten böylesi bir yöntemdir aslında... Olması gerekene vizyon, bunu olacak gibi gösterene lider ve bunu hayata geçirmeye de misyon diyoruz.
Bugün ekonomi Nobelleri dağıtıldı. 10 yıldır belirsizlik denizinde yüzen dünyada bu en saygın ödül, olan biteni kavrama, geleceği kestirmeye yönelik gayretlerin sahiplerine verildi. Bu bir tesadüf değil. Sadece Nobel ödülü konu başlıklarına bakarak dahi kürenin içinde bulunduğu belirsizlik hakkında fikir sahibi olmak mümkün. Benim dikkatimi çeken, dün açıklananlar dahil, geleceği sorgulamada determinizm kadar kaotik yöntemlerin de ödüllendirildiğidir. Beklenti yönetimine, gelecek kestirimine ve "bu defa farklı" denilen kriz sürecini kavramaya yönelik gayretler, Nobel Komitesi'nin dikkat radarına girmiş.
Küresel krizi veya konut balonunu tahmin edene giden Nobellerin "fazla teorik" bulunması normal. Krizden ne zaman çıkılacağına, çarenin ne olacağına dair "ödüle layık" fikrin henüz bulunamadığı da "pratik gerçeğimiz" aslında...