Hangi limana gideceğini bilmeyen gemiye, hiçbir rüzgârdan fayda yoktur. Montaigne'in bu sözünün az bilinen devamı şöyle gelir: "Şu anki gayretim beni varacağım limana ne kadar yaklaştırıyor?" Birinde hedef, rota, diğerinde ise performansın sorgulandığı durumdur bu. Türkiye, ekonomide varacağı limanı belirledi; 2023'ten itibaren ilk 10 ekonomi arasında olmak. Bu yüzden gerek rüzgâr şimdi olduğu gibi arkamızdan essin, gerek kendi kriz anlarımızda karşıdan essin, varılacak limanı biliyoruz. Her ne kadar bu hedefle dalga geçenlerimizle aynı gemide olsak da, çoğunluk bu hedefe varmanın "umudunu" içselleştirmiş durumda.
Montaigne'in ikinci cümlesindeki "performans" sorgulandığında, tekne sağlamlığı ve kaptan yeteneklerinin dahi yetmediği bir yolculuktan söz ettiğimizi anlıyoruz. Hele ki kriz denizinde, orsa (rüzgâra karşı yol alma) şartlarında ilerlerken, dümendeki tutarlılığı, yelkenle desteklemek şart.
Fitch'in "yatırım yapılabilir" tercümesindeki not artışı, ardımıza aldığımız bir başka olumlu rüzgârdır. Geç kalmış bir "gereklilik" olsa bile "yeterlilik", yelkenlerin kalitesinden gelecektir. Bugün kilosu 1.5 dolarlık mal üreten ekonomide makro iktisadın kabiliyet alanları, bilişimin verimlilik nimetleriyle geldiğimiz nokta iyidir. Ancak yelkenleri sağlam ve katma değeri yüksek olmadıkça, hiçbir rüzgârdan "yeterince" fayda beklenemez.
Mikro iktisadi reformlar, yelkenleri gözden geçirmektir. Katma değerli üretim, yelken kalitesidir. Yenileşim odaklı üretim, yeni yelken açmaktır. Notumuz artıyor diye yelkenleri erken suya indirenlerin bilgisine sunulur.