Türk Ticaret Kanunu'nu yürürlüğe dahi girmeden iğdiş etme sürecini dehşetle izliyor ve bıkmadan usanmadan yazıp duruyorum. Peki, bunu neden yapıyorum? Çok basit, çünkü Türkiye, birinci sınıf iş kültürünü hak ediyor ve bunu temin etme yolunda yeni TTK, hayati önem taşıyor.
Aynı süreçte yasayı kuşa çevirip, ortağını, devletini, paydaşını dolandırma konforunu kaybetmek istemeyenlerin baskısı da bıkmadan usanmadan sürüyor. Peki, bunu neden yapıyorlar?
Çünkü yeni iş ikliminde çürük çarık, katma değersiz, çakal, kurnaz, haramilere yer olmadığından, kendi varlıklarını sürdürme adına beyhude uğraşıyorlar. Beyhude mi dedim? Kısa vadede belki saçmaladım ama orta ve uzun vadede emin olduğum şudur ki, bu uğraşlar beyhudedir.
Küresel arenada ancak yeterince güçlü ve donanımlılar hayatta kalacak ise çürük çarık, tabela şirketlerimize yer yoktur.
Dünyada ilk 10 ekonomi olma yolundaki mücadelede eğer samimi isek, sahte şirket patronlarına da yer yoktur.
Bu "istemezükçüler", Türkiye'ye zaman kaybettiriyor. Fakat asla gelişmenin önünde duramayacaklar. Yeni Ticaret Kanunu'nu eğip bükseler, yasanın "kültür değişimini" taşıyan maddelerine saldırsalar dahi, bunun zararını, "kendi krizimizi yaratarak" ödeyeceğiz. Ancak o zaman "gereğini idrak" edebileceğiz.
Geçen yıl Van depreminde çöken enkazı eşeliyorduk. Öğrendik ki binayı, sahibinin garajına fazladan birkaç araba sokmak için taşıyıcı kolonu kesmesi yıkmış. Felaketlerden öğrenen kültürümüzde ne yazık ki birkaç kurnaz işadamı yaşasın diye eğip büktüğümüz kolonlar kesilince, enkazın altında kalınca uyanabileceğiz.
İlk 10'u temsil eden dünyada sahte şirket kuranı hapse atarken biz de kendi modern yasamızda böylesi yan yollara sapmayalım dedik. Ancak neredeyse ödüllendirmeye varan "değişikliklere" gittik. Başlıktaki soruyu bir kez daha soruyorum: Peki biz bunu neden yapıyoruz?