Krizin mevcut ezberleri bozduğu ortamda, çalışma hayatında farklı istihdam yöntemleri gündeme gelmeye başladı. Özellikle Avrupa'da gençler ve kadınların istihdamında esnek çalışma biçimlerinin giderek benimsendiğini görüyoruz.
Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK), AB Komisyonu'nun Avrupa İşgücü Piyasasındaki Gelişmeler Raporu'na dayanarak bir öneriyi, tartışmaya açıyor. Söylediği şu:
AB örnek alınarak, ülkemizde de gençlere ve kadınlara daha fazla istihdam imkânı için özel istihdam büroları aracılığıyla, geçici istihdam sisteminin yasal düzenlemeye kavuşturulması, belirli süreli sözleşmelerin akdedilmesine ilişkin sınırlamaların kaldırılması gerekiyor.
Burada işverenin istihdamın üzerindeki külfetlerden kurtulma gayreti var diyebilirsiniz. Hatta daha da derine inip, vahşi kapitalin emeği sömürmenin yeni yollarına dair Ar-Ge yaptığını da... Ancak bir sorunun cevabı hâlâ ortada... Şu anda %10 civarında dolanan işsizler arasında gençlerin ve kadınların oranı hâlâ yüksek. İşe yerleştirmemiz gereken milyonlarcasına sahibiz.
AB'de 173 milyon tam süreli, 39.4 milyon da kısmi süreli işlerde. Kısmi süreli kadınların oranı %31.4. Her 3 kadından biri kısmi süreli sözleşmelerle çalışıyor. Aynı oran erkekler bakımından %7.8'de kalıyor.
"Kadın çalışmalı" diye bir klişe dilimizde. Pozitif ayrımcılık diye de slogan var. Ancak kadına istihdam oluşturmak için kendimizi sendikaların 50 yıl önceki zihin yapısına gömersek, bunu nasıl sağlayacağız? Kadına kısmi çalışma için "sömürü", tam çalışma için de "erkeklerden sana sıra gelmiyor" mu diyeceğiz? Bana göre bu öneri tartışılmayı hak ediyor.