Güzel Atlar diyarı Kapadokya'da, Ürgüp'e tepeden bakan yerleşkede, bilgi ve belgeyi tartışıyoruz. Niğde ve Ankara Üniversitesi'nin ortaklaşa düzenlediği "Bilgi Eksenli Kuram ve Uygulamalar" sempozyumunda, sorgulayıcı ve çözümleyici yaklaşımlar sunuluyor. Dünün kütüphaneci kavramının bilgi ve belge yöneticilerine dönüştürüldüğü ortamda, acaba bu bilgi mabetlerinin adından başka değiştirilmesi gereken bir şeyler yok mu?
Bilgiye erişim, teknoloji sayesinde mümkün ve mobil araçlarla da her birimizin cebine girdi. Ancak hayata değer katacak, işimizi kolaylaştıracak bilgiye ulaşmak, daha da derin bir sorun halini aldı. Şu ana kadar 180 milyona yakın kitap basıldı, 1.7 milyon raflarda, 8 milyar web sayfası indekslendi, kaç trilyon web olduğu ise küresel efsaneler arasında. Bu ortamda bizleri "doğru zamanda, doğru fiyatta, doğru bilgiye" ulaştıracak insanlara duyulan ihtiyaç tanımlanmış oluyor.
İşi zaten bilgiyi tasnif etmek, yaymak ve katma değerli hale getirmek olan kütüphane öbeğindeki enerjiyi, pekâlâ yeniden tanımlayabiliriz. Yalnızca okullar ya da kamu değil, özellikle iş dünyası, nitelikli bilgiye ulaştığı ölçüde rekabet avantajı yakalayabiliyor.
Prof. Dr. Oya Gürdal Tamdoğan; "dönüşmeliyiz" diyor; "her birimiz bilgi danışmanlığı yetileri kazanarak yeni bir kariyer alanı oluşturabiliriz. Katacağımız değer danışanla birlikte ihtiyaç duyulan bilgiyi "tanımlama, çözüm geliştirme ve bunu hayata geçirme" süreciyle ilerleyecektir.
Şirketler için de bilgi belge yöneticileri için de iki haberim var: Nitelikli bilgi, bedava değil, erişimi uzmanlık gerektirir ve kütüphaneler artık karar alınan her masaya taşınmak zorunda. Bizler olsak da olmasak da...