Halka açık olsun ya da olmasın, çok ortaklı şirketlerde "şeffaflık" ve "hesap verebilirlik" işletmenin geleceği açısından hayati önem taşır. Türkiye'deki ortaklıkların genelde yürümüyor olması da zaten bu iki kuralın ihlalinden kaynaklanır.
Kasayı elinde bulunduran, ortaklar cari hesabını, cebi gibi kullandığı için, dönem sonu kâr bölüşümünde "kıyamet kopar" ve bu da ortaklığın dağılmasına dek giden süreci tetikler. Yeni Ticaret Kanunu'nda bizim şirketlerin, yasal STK'sı olan TOBB'u da kullanarak "engellemeye çalıştığı" da bu şeffaflık, hesap verebilirlik yaptırımları zaten...
Peki şirkette yönetimin (kasanın) başındaki, şeffaflığı neden tercih etmez? Genelde söylenen "rakiplerin ticari sırlarını bilmesindeki sakıncalar" üzerinedir. Ancak gerçek sebep, daha farklıdır. Öncelikle kayıt dışılığın alışkanlıkları, yani devletten vergi kaçırma, öteki de "ortaktan kâr" kaçırma güdüsüdür.
Ortaklarını koruyan, birbirine karşı dürüst ve işlerini yasal çerçevede gören şirketleri özenle ayrı tutarak şunu söylemek mümkün: Tıpkı Ali Baba ve 40 Haramiler masalındaki gibi, ortaklığın bozulması, servetin oluşum sürecinde değil, üleşme safhasında yaşanıyor.
Halka açık şirketlerin, biri kadın olmak üzere en az 2 bağımsız üyeyi yönetim kuruluna alma zorunluluğuna gelince... Uygulama "eş, dost" üzerinden tecelli etmiş gibi görünüyor. Önce bunu durdurmaya çalışanlar, daha sonra önerdikleri her ismin SPK tarafından onaylandığını görünce biraz rahatladılar ama "yönetim sırlarını" elin yabancısıyla da paylaşmaya yanaşmadılar.
Peki elin yabancısı olsa, halka açık şirketlerin başına kötü şeyler mi gelir? Bana göre hayır!.. Neticede bu üyeler, sıradan insanlar değil ve yönetim kalitesine destek verecek niteliklere sahip olmak zorundalar. Aksi halde bırakın küçük hissedarın haklarını korumayı, şirketin yönetim kalitesine katkı sunmamış olurlar. Fakat temel ayrım, güvensizlik kültüründeki Türkiye'de galiba şurada yatıyor: "Bilen adam mı bizden adam mı?" Uygulamada görüyoruz ki "bizden adamlar" tercih sebebi... Güven faktörü, değer yaratmaya baskın geldiği sürece, yönetişim, başka baharı bekleyecek gibi görünüyor.