Yeni teşvik sistemi bir yandan stratejik yatırımları geliştirirken diğer yanda cari açığı yönetmeye dair, yabancı sermayenin "güvenli limana" cezp edilmesini sağlayacak.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bu "kapsamlı, farklı" ve "iddialı" teşvik sistemini önümüzdeki hafta bizzat Başbakan'ın açıklayacağını söylüyor.
Yaklaşımı ve içeriğini hep birlikte öğreneceğiz. Ancak bununla aynı paralelde atılması gereken adımlar var. Bunlardan biri, zaten teşvikin dayandırıldığı sanayi strateji belgesindeki "odaklanma" ve diğeri de "yeni iş kültürü" diyebileceğimiz Yeni Türk Ticaret Kanunu'dur.
İlanı üzerinden 1 yıl geçmiş bulunan Sanayi Strateji Belgesi'nde, orta ve yüksek teknoloji ürünlerine ağırlık verileceği, en önemli kırılma noktasını oluşturuyordu. Ancak sektörel öncelik noktasında, 8 destek alanıyla "odaklanma" sorunu vardı.
Belki de bu açık; getirilecek teşviklerle çözülebilecek. Bunu henüz bilmiyoruz. Fakat daha nitelikli sanayi üretimi amaçlanıyorsa, ya sektörel önceliğe veya teşvikler üzerinden odaklanmaya ihtiyacımız var.
Cari açığın panzehiri olacak stratejik yatırımlara yönelik teşvikler için Çağlayan "Türkiye'de gerek ulusal, gerekse uluslararası yatırımcılar tarafından yapılacak yatırımlara önemli katkı sağlayacağını" söylüyor. Burada önemli bir bariyer, özellikle yabancılarla işbirliğinde, bizim orta ve küçük firmaların iş kültüründe yatıyor. KOBİ'lerin Yeni Ticaret Kanunu'ndaki "ortaklar cari hesabının" yeni tanımına dirençleri dikkat çekici. Daha önce de yazdım; rüşveti ortaklar cari hesabından ödersin. Mali istismar da buradan başlar. YTTK, ortaklar cari hesabına "disiplin" getiriyor. Hal böyle olunca da geleneksel iş yapma tarzında burayı cebi gibi kullanma alışkanlığı, zorunlu olarak bitiyor.
Yeni teşvikler ile şayet Türkiye ekonomisi yabancı sermayenin cazibe merkezi olacaksa, ortak iş yapma becerisi ve iklimi oluşturmak da şart. Bunu başardığımız oranda yabancı sermayenin gelişini 'KOBİ'lere düzeyinde' sağlayabiliriz.
Neticede yabancı sermaye, Türkiye'yi "istikrar adası" gibi görebilir, taşıdığı fırsatları fark edebilir ve hatta cari açığın panzehiri alanlarda işbirliğine hazır olabilir. Ancak günün sonunda bu niyetin hayata geçebilmesi için "ortak iş yapma iklimi" belirleyici olacaktır. Hiçbir sermaye, "parayı koy ve karışma" gibi artık arkaik kalmış tutumlarla iş yapmaya gelmez. Gerek Yeni Ticaret Kanunu ve gerek strateji belgesindeki odaklanma, teşviklerin "işe yararlığını" tayin edecek önemli kriterler olacak gibi geliyor bana.