Önce zenginleşen sonra yaşlanan Avrupa... Bunun ekonomideki karşılığını küresel krizin pençesinde iken daha "net" hissediyorlar. Trend, ömür uzarken daha erken yaşta emeklilik ise bunun finansmanı en büyük sorun haline geliyor.
OECD sağlık verilerinden yola çıkarak yapılan hesaplamalar, son 40 yılda Türkiye'de beklenen ömrün ortalama 3.1 yıl artmasına karşılık, emeklilik yaşının 11.1 yıl erkene alındığını gösteriyor. Bu da emeklilik sisteminin insanları, çok daha uzun yıllar desteklemesi anlamını taşıyor. P
eki destekleyebiliyor mu? Aslında hayır!.. Özellikle kayıp yıllar dediğimiz 1990'larda popülist politikalarla işlemez hale getirilen sosyal güvenlik sisteminde açılan yaralar hâlâ kapanmadı ve bu alandaki iyileştirmelere devam edileceği aşikâr.
2 milyon kişiyle dulları kapsayan ve dün onaylanıp yürürlüğe giren İntibak Yasası bu telafi adımlarından biri. Belli ki "iyileştirme" yönündeki talepler diğer emekli gruplarına doğru yayılacak.
Fakat kalıcı çözüm için daha radikal dönüşümlere ihtiyaç var. Zira siz eğer emeklileri desteklemeyi, zenginliğinize paralel kılmaz iseniz, burada sürdürülebilir iyileşme söz konusu olamaz.
Bir zamanlar emeklilere aktardığı imkânlar ile övünen ve küresel ekonomiye "sosyal devlet" kavramını yerleştiren Avrupa'nın, ilk ciddi krizde çizdiği tablo, çalışma süresi ile emekli yaşı arasındaki dengeyi bozduğundan dolayı, iç açıcı değil. Bunun uç örneği Yunanistan'dır ve bırakın emekliye hak ettiğini vermeyi, verileni dahi geri alacak tedbir arayışına düşmüş durumdadırlar.
Mezarda emeklilik ya da tersini savunmuyorum. Burada yalnızca üretilmemiş kaynak ile emeklilerin, sürgit finanse edilemeyeceği gerçeğini hatırlatıyorum.