Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Yönetimin katı gündemi

Dünya Bankası'nın "Büyümenin Altın Kuralı" raporunu dinliyoruz. Türkiye Ülke Direktörü Martin Raiser "Avrupa Ekonomik Modeli'ne görkemini yeniden kazandırmaktan" söz ediyor.
Anlattığı, bir yakınsama makinesi Avrupa markasının güçlü yönlerinden yararlanılması ve bunu yaparken "yoksul ülkeleri içine alıp yüksek ekonomili hale getirme" pratiğini kullanması...
Bugün bu mükemmellik makinesi zorda... Yunanistan'ın durumu üzerinden Avrupa'yı okumak bile işin ciddiyetini gösteriyor. Ancak biliyoruz ki, Avrupa kendi sorunlarını çözmede, bir yol geliştirecek ve yeni sürümü ile AB, yine etkin kalacak. Fakat sorun, bu süreçte yaşadığı durgunluk ve bizim en büyük ihracat müşterimiz olması...
"Onlar hasta, biz iyiyiz" söylemine bir yerde son verip, sipariş azalmasının yaşanacağı 2'nci çeyrekte, dış ticaretimize dair, kendi büyüme kurallarımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Peki bu, yalnızca hükümetin sorunu mudur? Kur desteği dahil her alanda ihracatçısının ardında olan ekonomi bürokrasisinin "cari açığı yönetme" derdi başından aşkın iken, özel sektörün yönetim kurulu odalarında, bunlar neden konuşulmaz?
Özel sektöre bakıyorum, görebildiğim şu: Avrupa'nın krizinden Türkiye'nin etkisi şöyle dursun, kendi sektör hatta şirketinin olası etkileşimine dahi kafa yorulmuyor. Afralı tepe yöneticilerinin kimi "olmayan başarısı için küresel ödül" derdinde, kimi de "birileri herhalde bunları düşünüyordur" rahatlığında.
Büyümenin altın kuralı, her şeyden önce akıllı olmaktan geçer oysa...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA