Temel sorun değişmiyor, eğer biz üretmez isek, nitelikli bilgi nereden gelecek? Tam da bu sorun yüzünden bilgiden çok kanaatler üzerinden çözüm arıyoruz ve ancak "kıt kanaat çözümlere" mahkûm kalıyoruz.
Nitelikli STK diyebileceğimiz nadir kurumlarımızdan TÜSİAD'ın 2012 yılı yeni yönetim kurulu icraat programını dinledik. Güncele dair tartışmalar bir yana, yeni yönetim kadrosunun takdim ettiği ajanda bana, nitelikli bilgi üretimine dair umut verdi.
Akademik dünya, kendini güncele gömdüğünden, genelde kendi ülkemize dair bilgileri ya STK'lar veya yabancılar üretiyor. Kamunun bu amaçla kurulmuş birimleri (DPT, TÜİK vs.) yöneticilere seçenek oluşturmada 80'li yıllarda yeterli iken bugün adeta üzerlerinde ölü toprağı bulunuyor.
TÜSİAD'ın fikir proje ve düşünce üretmek üzere kurduğu komisyonlara bakıyorum; Ekonomik Mali İşler, Sanayi, Hizmetler ve Tarım, Şirket İşleri, Sosyal İşler, Parlamento, Teknoloji, İnovasyon ve Bilgi Toplumu, Uluslararası Siyaset, Bölgesel Gelişme ve İş Dünyası Kuruluşları ile İlişkiler, Yurtdışı İletişim, TÜSİAD International.
Alt başlıklarını da sayarsak, 100'e yakın çalışma alanı görüyoruz. Her birinin üreteceği bilgi ve belgeyi de hesaba katarsak, her 3 günde 1 rapor yayınlayabilecek yetkinliğe ulaşan bir TÜSİAD şekilleniyor.
Nicelik boyutu çarpıcı. Nitelik açısından da sorun yok. Başkan Ümit Boyner'in takdimi ve yönetim kurulu üyelerinin aktarımında dikkatimi çeken, TÜSİAD'ın neredeyse tüm ülke sorunlarını "önemli" olarak ele almasına karşın, 2012 için hiçbir konuyu "öncelemediği" oldu. Oysa yeni yönetime dair algıyı bu öncelik(ler) belirleyecek.