Erkut Yücaoğlu, TÜSİAD Genel Kurulu'nda üyelere sesleniyor: "Hızlı büyüme beklememiz doğal mı? Hiç zannetmiyorum. Sanıyorum bu uzun yıllar bizimle olacak yepyeni bir olgu..." Yüksek İstişare Konseyi Başkanı, cari açığın gelirlerimizin artmasıyla değil, ekonominin yavaşlamasıyla kontrol altına alınmasını "yapısal sorun" diye tanımlıyor.
Bu sorunun aşılmasında özel sektöre görev düştüğünü söylemesi, Yücaoğlu'nu dünkü Genel Kurul'daki konuşmalar içinde ayrıştırıyor. Zira önerisi, tedbirli bilançolara özen gösterirken "büyüme refleksini" kaybetmemek... Peki bunu başaramazsak? Cevap, bir sonraki konuşmacı Ümit Boyner'den geliyor "Türkiye bugün alacağı kararlarla dünya ekonomisindeki birinci sınıf ekonomilerden olmakla 'orta gelirli ülke' tuzağına düşmek arasında tercihini ortaya koymuş olacaktır."
Yıllardır takılmış plak gibi dilime doladığım, sıradan ürünlerle sıra dışı ülke olunamayacağı gerçeğini Boyner'in cümlelerinde görmek, sevindirici. Neticede orta halli, orta demokrasili, ortaokuldan terk eğitimli orta gelirli bir ülke ile bu işi başaramayacağımız ortada... Bunun da şartı, Türkiye'yi sıradanlıktan çıkaracak ürün yelpazesini var etmek.
Nitekim patronların da "ciro odaklı" ihracatı sorgular hale geldiğini görüyorum; "İhracat rekoru kırmak işin en zor tarafı değil. Eğer ihracatımızın mal kompozisyonu sıradansa, büyümeye yapacağı katkı da göreli olarak güdük kalır." 42'nci Genel Kurulu'nda TÜSİAD'ın gündeminde olması, büyüme refleksimizin ihracattan üretime "nitelik odağına" taşındığını gösteriyor.